En gelişmiş cihaz dahi, fişini çektiğinizde enkaza dönüşüyorsa, siz bir enerji bağımlısısınız. Hele ki sanayiden tarıma, hizmet sektöründen ulaşıma, bilişime dek her alanın "daha fazla enerjiye" ihtiyaç duyduğu dünyada, eğer bunu üretemiyorsanız, başınız dertte demektir.
Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın ifadesiyle petrol fiyatı aynı kalsa dahi yıllık enerji faturamız 65 milyar $ düzeyinde seyredecek. Enerji denklemini geleneksel adımlarla çözme gayretimiz, bizi bir yanda petrolün varil fiyatına diğer yanda artık verimli olmaktan çıkıp çevre sorunu haline gelmeye başlayan HES'lere mahkûm ediyor.
Nükleer ise kendi sorunsal alanında, enerjiye katkı için yılların gerisinde devreye girebilecek. Alternatif kaynaklara bakınca, rüzgârdan güneşe dek pek çok alanda "denenmiş" teknolojilerle varabileceğimiz nokta bir yere kadar. Zira hiçbir alternatif enerji, geleneksel kaynakların yanına dahi yaklaşamıyor.
Peki ne olacak? Cari açığı besleyen en önemli gediklerden biri olan enerji sorununu nasıl çözeceğiz? Gördüğüm kadarıyla üzerinden petrol, doğalgaz, elektrik gibi hatların geçtiği Türkiye "taşıyıcı ülke" olma konumundan dolayı avantajlı sayılabilir. Fakat sorun, bunların hiçbirinin bedava olmadığı ve vanayı, şalteri indirmeleri halinde ekonominin enerji krizi yaşayabileceğidir.
Milyonlarca bilgisayarın fişini takacak priz ihtiyacımız asla yok olmayacak. Sanayinin çarkları, yüksek verimli enerji kaynağını sömürüp duracak. Türkiye, 200'e yakın üniversitesi ve kadrolarıyla, bir an önce enerji seferberliği başlatıp, kendi alternatiflerini geliştirmek, enerji çeşitliliğini inşa etmek zorundadır.