Yaralarını sarma sürecindeki Van'da hayat, yavaş tempoda normalleşme sürecinde... Depremin indirdiği kepenkler, artçı korkusuyla hâlâ kapalı ancak tek katlı işyerleri, açılmaya başlamış durumda.
Dışarıdan bakınca normal görünen binaların çoğu yaralı; Marmara Depremi'nden öğrendiğimiz "zemin ve statik dersi", Van'da sil baştan alınacağa benzer. Zira matematiği inkâr veya ihmal etmişlerin yaptığı binalar ya çatlak ya da bir fiskelik canı var noktasında.
Kentin otelleri dolu. Evinde kalmak istemeyen ve hali vakti yerinde olanlar, otellere yerleşmiş. Bizim gibi kente dışarıdan gelenler ve kurtarma ekipleri, çadırlarda Afet Koordinasyon merkezlerinde kalıyor.
Mesela Van'da sigara yok. Sebebi dağıtıcılar, enkaz başında veya kayıplarının derdinde. Çok sayıda fırın da benzer durumda. Kriz anlarının azalan şokuyla birlikte esnafın niyeti, "önce güvenlik" düsturuyla normale dönmek.
Kamu kurumları, önceliğini depreme verdiğinden dolayı, ekonomiye ve ticarete dair bütün işlemler askıda. Kentteki yaralı bina sayısı öylesine fazla ki henüz sıvası atılmamış binaları dahi yeniden yıkıp yapmak gerekecek.
Dün, TOBB üyesi işadamları da buradaydı. Geldiler, gördüler ve döndüler. Şimdi esnaf ve işadamları, "iyi niyetli" bu ziyarete teşekkür etmekle birlikte, Van'a katkısını sorguluyor.
Yardımların doğru yere ve doğru zamanda iletilmesi hâlâ büyük sorun. Çok sayıda köye henüz yardım gitmemiş. Yalnızca dün benim temas ettiğim 20'den fazla köyün yardım taleplerinin buradaki işadamlarına iletilmesini sağladım. Amacım, buradaki iş ortakları veya tedarikçileri ya da kendi imkânlarını, bu "kameralardan da medyadan da uzak" köylere ulaştırmaktı. Neticeyi, yarın alacağım.
Van'da vandalizm belası
Kızılay'ın yardım TIR'larının kaosu fırsat bilenlerce istismarıyla doğan vandalizm, belli ki kriz yönetim sürecinde üzerinde fazla çalışılmamış bir konu. Halk, bunu yapanlara lanet okuyor. Kimi bunu, PKK'nın dağ malzemesi temini diye yaptığı görüşünde... Kimi de zaten çadır ve yardım malzemesinin kendilerine ulaşmadığını iddia edenlerin Kızılay'ın Van'a giden TIR'larını talan ettiği görüşünde.
Yeni tür koordinasyon ihtiyacı
Van Depremi sonrasında sosyal medyanın da etkisiyle inanılmaz yardım seline dönüşen sürecin en büyük sıkıntısı, farklı bir koordinasyon anlayışına duyulan ihtiyaç. Bizdeki koordinasyonu, vali veya yardımcısı sağlıyor. Ancak öylesine farklı alanlardan ve farklı yollardan gelen yardım var ki, türünü ve ihtiyacını tanımlamak dahi imkânsız derecede zor.
Temel problem, yardımın lojistik boyutunda. Bu merkezleri, daha önce böylesi senaryoların eğitimini almış lojistik derinliği olan özel yöneticilerin yapması gerekiyor. Vali veya diğer kamu yöneticileri, bu "yönetici uzman"ın önerilerini hayata geçirme noktasında durmalı. Tıpkı iyi doktorları tutup başhekim yaparak hastaneyi "kötü" yönettirmek gibi, valilik erkinde iyi olsa da kriz anı yönetim becerisi başka bir yetenek.
Erciş'e ve yardımın henüz ulaşamadığı iddia edilen köylere doğru yola çıkarken genel izlenimim, Van Depremi'nin bize, 17 Ağustos Marmara Depremi'nden alamadığımız dersleri hatırlattığıdır. Görülen; "ikmale kaldığımız" yönünde. Devam edeceğim.