Küresel güç dengelerini göz ardı edip çıkarlarıyla arasındaki herkesle, sonsuza dek çatışarak var olabilir misiniz? İsrail'in içinde bulunduğu durumu irdeleyen temel soru bu bence...
Sponsoru krizdeki Yunanistan'ın içine düştüğü ekonomik zaaf; ortada... Kıbrıs'ın Rum Kesimi, zaten sponsora muhtaç Yunanistan'ın ekonomik krizine rağmen; Ada'da "hiçbir şey olmamış gibi" eski ve işe yaramaz tezlerini dayatabiliyor.
İsrail ise daha yüksek bir profille aynı şeyi yapıyor ve Türkiye ile giriştiği "özür dilemem, tazminat ödemem" inadına, uluslararası kurumlardan "destek" devşirmeyi sürdürüyor. BM Raporu'yla bu inatlaşmasını sürdürebileceğini düşünüyor.
90'larda; Gorbaçov'un "açıklık" politikası; dünyaya kafa tutan Rusya'nın füzelerin gölgesinde, ekonomik iflasını gizleyememesi sonucunu doğurmuştu. Orta Menzilli Füzeler anlaşma müzakerelerinde; müflis bir ülke olmasına rağmen, afra-tafrasından hiçbir şey kaybetmemişti. Fakat bu durum, maddi gerçekleriyle örtüşmediğinden, koca SSCB, 16'sı iri, onlarca parçaya bölünüverdi.
Şimdi İsrail, küresel krizin de etkisiyle, yavaş yavaş kaybetmeye başladığı ekonomik dayanaklarını, hiçbir şey olmamış gibi sürdürme gayretinde. Fakat Tel Aviv'deki gösterilerden, bunu bırakın dünya kamuoyunun gözünden saklamayı, kendi halkına dahi inandıramıyor.
Yakın geçmişte benzer gerilim yaşadığımız; misal Fransa gibi ülkelere karşı, "ekonomik boykot" modaydı. Fransız malı almıyor, Fransa'ya gitmiyor veya ortak silah- askeri projeleri donduruyorduk.
İsrail'le ekonomik ilişkilerimiz, AB ülkeleri kadar hacimli değil. Neticede 3 milyar $ civarında dış ticaret söz konusu. Ancak İsrail ile Türkiye'nin ortak güvenlik projeleri, askeri eğitim ilişkileri, ihracattan daha hayati değere sahip.
Daha da ilerisi, kendini Ortadoğu haritasında yalnızlaştıran İsrail'in, ona bu coğrafyada kol kanat gerecek Türkiye ile böylesi bir zıtlaşmaya girmesi, geçmişte Rusya'nın yaptığı; beyhude "kuyruğu dik tutma" telaşından başka bir şey değil.
Peki Rusya kuyruğu dik tutabildi mi? Tabii ki hayır. KGB destekli komünist kadrolar dahi bunu başaramadı. Önce Glasnost'la "açıklık" getirdiler ve sorunlarını halkın bilmesini sağladılar. Sonra da Perestroyka (yeniden yapılanma) ile işe yaramaz yönetim kadrolarını tasfiye ettiler.
Benim Tel Aviv sokaklarında gördüğüm, İsrail halkının kendi glasnost sürecini başlattıklarıdır. Sonraki adımda, İsrail Perestroykası ile ülkeyi kötü yöneten ve çözümsüzlüğe sürükleyen yönetimi yeniden yapılandıracaklar.