İlginçtir; IMF'nin zihnimizdeki algısı; "harcamaya fren, subvansiyonlara darbe, fiyatlara zam" klişesindedir. Hiç kimse IMF'nin çıkıp, "büyüyün" diyeceğini düşünemez bile...
Küresel krizin ikinci dip korkusu, IMF'nin de ezberini bozmuş gibi görünüyor. Başkan Christine Lagarde; "Harcamalara yapılan frenin küresel ekonomik toparlanmayı yavaşlatmasına müsaade etmeyin" cümlesini, Financial Times'da yayınlanan makalesine başlık yapmış.
Hani paragraf içinde, satır arasında değil, yazının başlığında... Sehven yazılmış kazara sarf edilmiş bir söz değil. Belli ki büyüme ve istihdam artışının hayati önemine işaret etmek istemiş.
Benzer tartışmayı biz 2 hafta önce yapıyorduk. Merkez Bankası peş peşe aldığı kararlarla "durmak yok büyüme devam" demiş, Hükümet üyeleri de bu kararı destekler beyanlar sunmuştu.
Peki bu hengâmede, büyüme neden bu kadar önemli? 2008'de insanları çarşı pazara çıkıp harcama yapmaya özendiren TV reklamlarını hatırlıyorum. Mallar satın alınsın ve yerine yenileri üretilsin ki ekonominin dişlileri dönsün...
Geçen haftaya dek faiz lobisi, Merkez Bankası'nın, Başbakan'ın ve IMF'nin tezlerinin aksine, faizlerin yükseltilmesini, ekonominin soğutulup, krizin bu sayede aşılmasını öneriyordu. Fakat bizdeki para otoritesinin tercihi bu yönde olmadı ve "büyüme devam" kararlılığı sergilendi.
Harcamalara yapılan frenin küresel ekonominin yeniden toparlanma sürecini yavaşlatacağı uyarısı, son derece önemli...
Toparlanayım derken ikinci dip tehlikesi ise, kendi içine kapanıp kalan, üretmek yerine harcamalarını bilinçsizce kısan, yatırımları frenleyen davranışların bileşkesinde oluşacak. Ülkeler için de şirketler için de bireyler için de...