Tamam; anladık... Piyasa ekonomisi... Narh yok, fiyat dayatma yok. Dileyen, dilediği gibi fiyatını belirlemekte serbest...
Ama sorun şu ki; her Ramazan'da etiketlerin üzerine kafadan 2 lira eklemeyi "serbest piyasa ekonomisi" gereği sayan zam lobisinin fırsatçılığı var...
Her Ramazan'da; otomatiğe bağlanmış gibi, gıda ağırlıklı "zam furyası" başlar, bunun dışında kalanlara da "biz zam yapmıyoruz" deme şansı doğar.
Üretim, maliyet vs. gibi ekonomik parametrelerden ziyade; "talep" ağırlıklı bu zam furyasında başı çeken; et etiketleri oluyor.
Yılbaşından bu yana hayvan başına verilen 300 liralık desteğin sona ermesi de Ramazan öncesine denk gelince, zam lobisine "bahane" doğmuş oldu. Medyayı da kullanarak %15 zam beklentisi oluşturuldu bile. Şimdi de "et yok" dedikodusu pompalanıyor ki böyle bir şey külliyen yalan!..
İftar sofrasını düşünün... Orada yer alabilecek her şeye; Ramazan zammı yapmaya hazırlananlara, şükür ki eskisi kadar mecbur değiliz. Pek çok yerel zincir; zam yerine, artacak sürümden kazanma modelini hayata geçiriyor.
Bu yazı bir "fakir fukara Ramazan'da soyuluyor" yazısı değil. Sadece; Ramazan zamcılarına mecbur olmadığımızı bilme yazısıdır.
Belki de bu Ramazan; oruç ayı geldiğinden fırsat zammına tenezzül etmeyecek firmalar için "farklı" bir pazarlama, reklam ve marka itibarı oluşturma imkânı sunacak.
Hem de bu kazandıran tutum; "sosyal sorumluluk" örneği olmaz mı?