Bu olgu, ilk kez bizim başımıza geliyor değil. Batılı pek çok ülke, benzer sıkıntılı "dönüşüm sürecinden" geçmiş. Dev mağaza ve marketlerin küçükleri silip süpürme gayretleri nereye kadar gitmiş, düzenleyici kurumlar hangi aşamada, nasıl müdahale etmiş, bunları biliyoruz.
Bilmediğimiz, perakende sektöründeki bu "sistematik yıkım"ın, kısa sürede büyük oyunculara yarasa da orta vadede herkesin zararına olduğudur.
Önce dev market zinciri kur. Ardından küçüklerin yaşama alanını daralt. Semt pazarlarını dahi tarihe göm. Pazarlık ve finans gücünü kullanarak üreticiyi "iliğine kadar" sömür... Üreticiye kurduğun raftaki pusuya da serbest piyasa ekonomisi adını ver...
Böyle bir varoluş mümkün değil... Büyük kentlerdeki AVM'ler, paranın yeni mabetleri gibi yükseledursun, içlerinde değil bakkalları, beyaz eşya bayilerini dahi silip süpürecek "buzdolabı caddeleri" kuruluyor.
Küçük üretici zaten; "değer zincirinde" en az pay alan kesim haline getirilmişti. Şimdi bu da yetmiyormuş gibi üreticinin market rafına girmesi için talep edilen teşhir, promosyon katılım bedelleri, insafsızca artırılıyor. Bunun adı; rafta pusu kurmaktır!
Sanayi Bakanlığı'nın getireceği düzenleme, bu açıdan büyük önem kazanıyor.
Eğer üretici yoksa, AVM'lerden, hipermarketlerden satacak ürünü nereden bulacağız? Bu belki "yasal" ama hem akıl hem de etik dışı sömürü asla sürdürülebilir olamaz. Aklı dışarıda bırakıyor çünkü.
Kendisi dışındakini sonuna dek sömürebileceğini sananlara "dur" diyemezsek, AVM ve hipermarketler, "zulmetmeye" üretici bulamayacaklar.