Teşvik ve İstihdam Paketi'nin açıklanması üzerinden neredeyse 1 ay geçti. Aradan geçen sürede teşviklerin enine boyuna tartışılmasını bekledik.
Olmadı. Olan "beklenen küçülme verileri" ardından, "teşviklerin yetersizliği" söylemlerinin artması oldu. 2
8 gündür teşvikleri sorguluyorum. Özellikle istihdama yönelik tedbirlerinin iş dünyasında nasıl kabul gördüğünü merak ediyorum.
Öyle ya; şu anda 3 milyon 750 bini kayıtlı, 6 milyonu aşkın insan iş ve aş bekliyor.
Fakat soruşturma neticesinde anladığım şu ki; bu teşvik paketini çok az insan okumuş.
Detayları bir yana 38 sayfalık Başbakan'ın sunduğu haliyle "PDF" formatını dahi doğru düzgün okuyan yok. www.dpt.org.tr veya diğer Internet adreslerinden teşvikleri kaç kişinin indirip okuduğunu doğrusu merak ediyorum.
Ülke gündemi "Belge" ile meşgul olabilir.
Peki, 1 milyon 300 bin işletmeyi ilgilendiren yatırımlarda devlet yardımları, bölgesel teşvikler, istihdam teşviklerinin "Belge" olarak itibar görmemesi, anlaşılır gibi değil.
Farklı sektörlerden pek çok girişimciye aynı soruyu sordum; "Teşvikleri nasıl buluyorsunuz?" Aldığım cevapların bileşkesinde "genelde iyi fakat..." diye başlayan bir kalıp var; "ekonominin geneli için iyi ama bizim sektör özelinde yetersiz."
Sanki paket, onun ve sektörünün dışındakileri teşvik etmiş sanırsınız.
Ana söylemleri "açıklayıcı veri" taşımadığı için detayları sorguluyorsunuz.
Ortaya çıkan, kriz gibi bir "davranış değişikliği tetikleyicisi" dahi, "farklı, değerli ve yeni bir yol deneme" konusunda pek işe yaramadığıdır.
Sektörel "teşvik hoşnutsuzluğu" bir yana, istihdam yaratmadaki yeni teşvikleri sorguladığınızda "bölgesel duruşlar" derhal kendini belli ediyor.
İstihdam sorun ama bu sanki başka ulusların derdi. Girişimcilerimiz, "iyi de oraya kim gider ki!" itirazında. "Oraya" dediği, teşvik ile istihdam açısından cazip hale getirilen iller.
Anlamadığım şu: Herkesin ortak kanaati, "Büyük Teşvik Paketi" iken, nasıl olur da bu "Ekonomi Belgesi" hâlâ her satırı incelenmemiş, üzerinde çalışılmamış olabilir?
Teşvik paketini tartıştığım girişimci dostlar kızmasın ama küresel kriz denizinde aynı gemide olduğumuzu hatırlatmak isterim.
Belki biraz "acı söylem" olacak fakat...
Öncelikle bu teşviki okumadınız. Uzmanlarınıza inceletmediniz. Düzenleme sırasında ekonomi bürokrasisinin muhtemel "yeterince çalışılmamış" bölümlerini iyileştirmeye yönelik "yapıcı teklif" önermediniz.
Medyanın size sunduğu haliyle "çıkmış" sandınız. Medya, Resmi Gazete mi?
Bu iş bu kadar ucuz mu?
Kaldı ki teşviki hâlâ "gereği yerine getirilmesi şartına bağlı" bir yatırım desteği olarak göremiyorsunuz.
Neredeyse teşvikle vaat edilenlerin "parasal karşılığını" getirip işyerinize servis etmelerini bekliyorsunuz.
Dersine iyi çalışan ve kurmaylarıyla teşviki inceleyip gerekeni yapan veya bu yolda politika üretenlere de rastladım. Onların yaklaşımında "eksik" veya "hatalı" bulunan noktaları tartışırken, söylemlerini "doğru" bulmamın sebebi, "teşvik belgesi"ne iyi çalışmanın yanı sıra, teşvikin "cebe para koyma" olmadığını anlamalarından kaynaklanıyor. Küresel dalganın zaten üzerine geldiği "bireysel veya sektörel" krizlerini aşma yolunda herhangi bir "kötü alışkanlık" iyileştirmesine gitmeden "teşvik bekleyenleri" anlamak mümkün değil.
İşin tuhafı, detaydaki "ilkelliği" fark etmeden, bu gibilerin ağlayıp sızlamasına yer veriyor, kulak kabartıyoruz.
Tarihi küçülme rakamları açıklandığında "takke düştü; kel göründü" uyanışıyla teşvik paketinin daha bir iştahla ele alınacağını sanıyordum.
Düne kadar topladığım veriler, "şu kadar daraldık, kurtar bizi devlet baba" nidasından öteye geçemedi.
AK Parti'yi ve Fethullah Gülen'i bitirme planı olarak bilinen belgeyi günlerdir tartışıyoruz. Sahte mi değil mi derken, ekonomimiz tarihi küçülme rekorları kırıyor.
Peki, küçülen ekonomiyi ve daralan istihdamı genişletecek teşvik belgesi, birazcık ilgiyi hak etmiyor mu? Bu yüzden yazıma "Teşvik belgesi sahte mi?" başlığını koydum.
Belki sahte gündemden rol çalabilir diye.