Daha çok demokrasiye ve daha çok kalkınmaya ihtiyaç duymak...
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in Gaziantep'te gazetecilere söylediği bu;
Sahi, her ikisine de aynı anda " daha çok " ihtiyaç duymak, nasıl bir Türkiye'yi tanımlıyor?
Bakan Şimşek'e göre, " 10-15 yıl içinde 11.5 trilyon dolarlık milli gelir " sahibi bir ülke olmak. Ancak bunun şartının " kafamızdaki reformların " hiç değilse " yüzde 65'ini " uygulamaya koymaktan geçtiğini ilave ediyor Bakan.
Sahi, böylesi bir Türkiye mümkün müdür?
Hele ki 10-15 yıl içinde. Bakanın adreslediği zaman dilimi aklıma 2023 yılı projelerini getiriyor.
Cumhuriyet'in 100. yılı için öngördüğümüz Türkiye, " eğer bunun için bizler bir şey yapmaz isek " asla gerçekleşmeyecek bir çıta yüksekliğini de tanımlıyor.
Burada benim ilgimi çeken, değişimin daima devletten ve yukarıdan gelmesine alışık bizlerin, kendi ev ödevimizin " ne kadar hayati " olduğuna dair gafletimiz...
Mesela milli geliri 1 trilyon dolar olan Türkiye, yalnızca hükümetlerin işi midir?
Mesela bu konuda özel sektörün, akademik dünyanın veya sivil toplum örgütlerinin kendilerine düşen bir sorumluluk payı yok mudur? Elbette vardır.
Kapısında dikilip durduğumuz AB üyeliği, mavi zeminli bayrakta yeni bir yıldız olmanın ötesinde, " kendimize layık göreceğimiz asgari standartların " tanımı olamaz mı?
Kendi bankasını soymayan, kendi ortağını dolandırmayan, kendi çalışanını istismar etmeyen insanları var etmek gerekmez mi?
YÖK Başkanı'nın "yok şu olsun yok bu olmasın" kavgası kadar üniversitelerde " hayata geçirmeye uygun " bilgi üretmek, hayata hazırlama iddiasındaki öğrencilerini daha yetkin kılmak önemli değil midir?
Daha fazla demokrasi talebi kadar daha fazla sorumluluk külfetini tanımlamış oluyoruz aslında.
Daha fazla kalkınma beklentisi ile de daha fazla gayretin taahhüdünü vermiş oluyoruz. Fakat nimete olan iştihamız, külfete karşı olan öteleme kurnazlığımızı örttüğünden kısır döngünün başına gelip duruyoruz. Eğitim sisteminden şikayet etmeyenimiz yok. Kendini eğitmek için kılını kıpırdatmayanlar yapıyor bunu genelde.
Daha fazla üretmeyi dert etmek yerine " neden daha fazla tüketemiyorum " takıntısı ile bu işler ne yazık ki yürümüyor.
Ekonomiden sorumlu bakan olsan de ekonominden sorumlu yurttaş olmak zorundasın.