İş ahlakı, son zamanların en gözde konuları arasında. Şirket ahlakının bireysel değil, örgütsel bir kavram olduğu yönünde bir eğilim var. Bir şirkette dönen dolapları yalnızca bireysel ahlaksızlıkla açıklamak, demode olmaya başlayan bir görüş. Sorun, daha yükseklerde... Mesela "iyi yöneticiler neden ahlaki açıdan kötü seçimler yapar?" sorusu.
Öncelikle, yaptıkları yanlışların, ahlaksızlık olduğunu düşünmüyorlar.
İkincisi, kurum menfaati söz konusu ise ahlak dışı davranışların fazlaca sorgulanmaması gerektiği kanaatindeler.
Üçüncüsü, kurumun pay sahiplerinin, kurum çıkarları için "ahlak dışı dahi olsa" yöneticiden zaten bir şeyler yapmasını beklediği algısı. Son olarak da ahlak dışı adımların, bir şekliyle ortaya çıkmayacağı kanaati...
"Nasılsa yakalanmam" diyenlerin yakayı ele verdiğinde "haksızlığa uğradım, hak arıyorum" savunması, ortada bir "ahlak sorunu" olduğunu gösteriyor.
Aslında aranan, "hak" değil, "imtiyaz" dır. Devletten, kamudan, adaletten "HAK" tan ziyade "İMTİYAZ" talebinde olduğumuzu görüyorum.
Hak, kendisi için istediğini, başkası için de isteme tabanına dayanır. Oysa imtiyaz, kendine münhasır ayrıcalık talebinden başka bir şey değildir.
İktidar iken "hakkı, hukuku hiçe sayarken", muhalefete düştüğünde "hakhukuk üstünlüğünden dem vurmak", bir tür imtiyaz dilenciliğidir. Sektörü yada firması için "haklı gerekçeler ileri sürerek" hak talebindekilerin, "Türkiye Optimali" ne zarar verme pahasına bu isteklerinde ısrarı, imtiyaz talebinin bir başka söylemidir.
"Nasılsa yakalayamazlar" aymazlığı ile yapılan yasadışlığın yakalanması halinde "haksızlığa uğradım" feryadı da imtiyaz talebinin dik alasıdır.
Netleştirirsek; "imtiyazsızlığa uğradım" demek daha doğru olur; " Kayıt dışındaki imtiyazımı yitirdim . Vergi kaçırma imtiyazım elimden alındı. Ortaklarımı dolandırma imtiyazımdan mahrum oldum.
'Rabbena hep bana' konforumu istiyorum. Politika da çözüm de üretmiyorum ama bu millet bana baksın! Zira bu ülkeyi ben kurdum neden işbaşında değilim? Herkes vergisini versin, ama ben hariç!
Herkes kurallara uysun ama ben uymayayım. Herkes kayda geçsin ama ben kayıt dışı kalayım . Ahlaksızlar tabii ki yakalansın ama ben yakalanmayayım."
Hak ile imtiyazı ayırt etme becerisi, bu yüzden hayati öneme sahip işte.