Dün, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün iki ayrı veda mesajına tanık olduk. Sabah saatlerinde Resmi Gazete'yi incelerken, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Cemal Boyalı'nın, Danıştay üyeliğine atandığını okuduk. Adettendir, Cumhurbaşkanları görev sürelerinin sonuna doğru yakın çalışma arkadaşlarını kariyerlerine uygun pozisyonlara atarlar. Boyalı'nın kararnamesini böyle değerlendirmek gerektiğini düşünürken, bu kez öğleden sonra bizzat ağzından duyduk ki Sayın Gül, artık Köşk'te gün sayıyor. Cumhurbaşkanı, Mali Büyükelçisi'nin güven mektubunu sunuşunun ardından, gazeteciler soru sormak için girişimde bulunmadan, "Bunlar artık son kabullerimiz" dedi. Böylece, 1 Temmuz'da Ankara'da Sayın Başbakan'ın Çankaya adaylığının ilan edileceği kesinleşti.
***
Yeni dönemdeki Cumhurbaşkanı profiline değinmeden önce, ülkenin geleceği adına önemsediğim 5 konuyu hatırlatmak isterim. Bunlar, Cumhurbaşkanı Gül'ün 3 ay önce DDK'ya verdiği talimatlar. Ağustos sonundan itibaren Köşk'te kurulacak kadronun da sahip çıkmasını umduğum kritik işler listesi şöyle:
1- "İletişimin dinlenmesi ve tespitine" yönelik uygulamaların hukuka uygunluğunun sağlanması.
2- "Yolsuzlukla mücadele kapasitesinin" değerlendirilmesi, denetim süreçlerinin yolsuzlukla mücadeledeki zafiyetlerinin irdelenmesi.
3- "Kent rantlarının analizi" ve imar uygulamaları değişiklikleriyle oluşan rantların kavranması.
4- "Kariyer mesleklere" (hâkim, savcı, kaymakam, müfettiş, denetçi, uzman) giriş koşulları ile fırsat eşitliğini bozan uygulamaların araştırılması.
5- "Devlet sırları ve gizlilik derecelerine" ilişkin düzenlemelerin güncellenmesi. Öğrenebildiğim kadarı ile DDK Başkanı Boyalı ve arkadaşları yukarıdaki 5 konuda yol haritası çizdiler. Umarım, devamı getirilir. Bu vesile ile belirtmek gerekir ki, DDK ve Boyalı, teşekkürü hak eden raporlara imza attılar. Hrant Dink suikastının üstü örtülmediyse, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümündeki sır perdesi aralandıysa, merhum Muhsin Yazıcıoğlu dosyası hâlâ açık tutuluyorsa, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iç yapısı şeffaflık kazandıysa, maden ve tersane kazalarının kader olmadığı biliniyorsa, özerk kurullarla ilgili önyargılar kırıldıysa, şans oyunlarının toplum ve gençlik üzerindeki etkileri tartışılabiliyorsa, Cumhurbaşkanı Gül'ün ve DDK'da güvendiği arkadaşlarının büyük rolü olduğunu söyleyebiliriz.
***
Halkın seçeceği Cumhurbaşkanı ile başlayacak büyük dönüşümü ve muhalefetin duruşunu değerlendirme meselesine gelince... Aslında, dün ve yarın arasındaki farkı en iyi özetleyen yorumlar Kültür ve Turizm Bakanı
Ömer Çelik'ten geldi. Çelik dedi ki:
"
... Siyasi parti olmak toplumun önüne bir iddiayla çıkmak demektir. Siyasi fikir temelinde ve değişik politikalar doğrultusunda halka nasıl hizmet vereceğini söyleyen organizasyona siyasi parti deriz. Muhalefet partilerinin, 'uzlaşma'
adı altında siyaset dışı aday bulma çabası sivil siyaset karşısında, yeni vesayet arayışıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi, toplumun siyaset yoluyla kendi taleplerini ortaya koyma iradesiyle, toplumun taleplerini reddeden siyasi iflas organizasyonları arasında geçecektir!"