Ankara'da sessiz ve derinden bir çalışma yürüyor. Daha doğrusu ülke için önemli bir gündem maddesinin içeriği güncelleniyor. "Çözüm Süreci"ne yeni motivasyon kazandıracak bir dizi görüşme trafiği, aynı zamanda beyin fırtınası toplantıları ile destekleniyor... Kısa süre önce dar kapsamlı, serbest görüş eksenli bir toplantıya katılma fırsatı buldum. İzlenimlerimi, kamu tarafının bakışını, farklı kesimlerin yorumlarını özetlemek isterim. Zira bu konu giderek ısınacak gibi...
***
Önce, Ankara'nın bakışı ile başlayalım. Deniliyor ki...
1- 17 Aralık 2013-30 Mart 2014 arasında geçen dönem, belirsiz ve bulanıktı. 30 Mart Yerel Seçimleri kritik bir eşiğin aşılmasını sağladı.
2- Cumhurbaşkanlığı Seçimi de yine bir siyasi eşik. Çözüm çabaları, Köşk seçimi neticeleninceye kadar kamuoyuna pek mal olmadan, arka planda devam edecek.
3- Etnik temelli hareketler dünyada değişik bir kimlik kazanıyor. Silahın dışında, geniş kitlelerin kabulünü içeren yeni yollar aranıyor. Türkiye örneğinde de meşru siyasal taban genişliyor. Eskiden zorla oyuna dahil edilen vatandaş şimdi giderek özgürleşen oyuyla siyasete katılıyor.
***
Diyarbakır'dan görünen ise hayli çarpıcı başka bir tablo:
1- Bölgede pek çok ilde, özellikle kırsalda evlere silah depolanması çağrısı yapılıyor. "
Kazanacaktık! Önderlik 'dur' dedi. Bir bildiği vardır. Ama 'Bu iş yürümüyor' dediği gün gelirse hazırlıklı olmalıyız" propagandası hâlâ yürütülüyor.
2- "
Legal siyaset son seçimde işimize yaramadı. Silahı sahneden çektik, oylar AK Parti'ye gitti. BDP'nin, HDP'ye dönüşmesi de Kürt hareketini zayıflatacak" görüşüne taraftar toplanıyor.
3- "
Ne olursa olsun, özerklik talebi canlı tutulsun. Bölge dışındaki Kürt nüfustan da destek bulunsun" teması işleniyor.
***
Varılan sonuca gelince...
1- Geldiğimiz aşama her şeye rağmen önemli. Birçok tabu yıkıldı. Ancak silahlar sustuğu için "
Sanki baştan beri bu noktadaydık" gibi bir algı da yerleşti. Bu durum, bir yılda alınan mesafenin görülmesini güçleştirdi.
2- Doğu ve Güneydoğu'da 16 il bazında bakıldığında siyasi arenada iki parti varlığını sürdürüyor. Merkez parti ağırlığı ile AK Parti ve bölgesel ağırlığı ile BDP. 16 il ölçeğinde oy oranları eşit seyrediyor. 22 il baz alındığında ise AK Parti'nin oyu yüzde 44-45'e çıkarken, HDP'ye katılan BDP'nin oyu yüzde 27-28 aralığında kalıyor.
3- Sürecin, şiddete evrilme riski her zaman bulunuyor. Buna rağmen çözüm dinamikleri tüm aktörleri önüne katıp götürecek şekilde işliyor. "
Siyasete gelin, iyi oynayan kazansın" temennisi henüz iyimser kalıyor. Çünkü örgüt, samimi olarak silahı bırakacağına kimseyi ikna edemiyor.
NOT: 1 Mayıs'ın barış ve huzur içinde geçmesini gönülden arzu ediyorum. Gel gör ki, Gezi olaylarının bıraktığı izler, DHKP-C'nin dirilme planı, Alevi yurttaşların duygusal kopuşu "
Özgürlük- Güvenlik" dengesinin kurulmasını zorlaştırıyor. Bu denge, hepimizin geleceği için vazgeçilmez. Sivil toplum sokaktan iktidar çıkmayacağını görmeli, siyasi iktidar ise sokağa çıkmayı azmettiren azınlık dışındaki grupların gerekçelerini bir kez daha düşünmeli!