Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birkaç hafta önce Roma'da idik. Şimdi Konya'nın ilçe ve beldelerindeyiz. Sırasıyla Sarayönü, Lâdik, Kadınhanı...
Nevruz... Baharla doğanın uyanışı Anadolu'ya ayrı bir renk katmış. Gittiğimiz her yerde miting havası... Haliyle, seçim otobüsüne çıkarak meydanda toplanan kitleye de baktık, bizzat vatandaşın arasına karışarak sohbet de ettik...
İşin özü şu: Millet, oynanan oyunun farkında. Temel siyasi dengeyi bozma niyetinde değil. Lâkin yanlış yapan varsa hesabını vermesinden yana. Yani... "İstikrarı bozdurmam, sırtımda da kambur taşımam" noktasında!
***
Biz, Ankara'dan ayrılırken ortalık yıkılıyordu. "
Twitter kapatıldı" diye içeriden ve dışarıdan yorum yağıyordu. Haliyle Dışişleri Bakanı ile sohbetimizin ana konularından birini, "
Türkiye'nin küresel imajı" oluşturdu. Yakın zamana kadar "
smart yani akıllı güç" olarak adından söz ettiren bu ülkenin pozitif imajında son dönemde zayıflayan noktaları bilhassa konuştuk. Davutoğlu, Twitter'a erişimin sınırlanmasına ilişkin kararın "
siyasi" değil "
hukuki" olduğunu savundu. "
Yabancı muhataplarıma da böyle anlatacağım" dedi. Ama "
yasakçı" görüntü verilmesinden hoşnut olmadığı her halinden belliydi. İşte bu nedenle "
Özgürlük- Sorumluluk" dengesinin öneminden söz etti. Sonra Ulaştırma Bakanı
Lütfi Elvan'dan dinlediği örnek olayı nakletti, "
Bir hanımefendi adına sahte hesap açılıyor. Pornografik yayınlar yapılıyor ama mahkeme kararına rağmen durdurulamıyor" dedi.
Bireysel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiği durumlarda Twitter'ın Almanya ve Fransa'da mahkeme kararlarının gereğini yerine getirdiğini hatırlattı. "
Çifte standart uygulanmasın" çağrısı yaptı. Ayrıca... Bugünkü teknoloji çağında kısıtlamaların pratik karşılığının bulunmadığının da altını çizdi.
***
Derken... Sıcak gündem maddesi: "
Paralel Devlet Yapılanması!"
Davutoğlu, Başbakan'la artık şifreli veya üstü kapalı konuşmak zorunda kaldıklarından bahsetti...
Dini cemaat kimliğini kaybeden, siyasi aktöre dönüşen örgütlü yapıya bakışını ise şöyle özetledi:
"
Siyaset yapmayı düşünenler bizler gibi ülkenin her yerini dolaşacak. Halkın desteğini alacak. O zaman istedikleri politikayı uygulayabilirler.
Ama bunu yapmadan 'kestirme yoldan siyaseti yöneteyim, yönlendireyim, şu veya bu araçlarla siyasetin içindeki insanları hukuk dışı yollarla dinleyeyim, onların üzerinde baskı kurayım' dediğinizde hiçbir demokrasi, hiçbir devlet buna izin vermez!"
OKURLARIMIZA NOT: Perşembe ve cumartesileri sizlerle buluşan bu köşe, seçim ortamının yoğunluğu karşısında bir süre gününde yayımlanamayacak veya yayım günü değişebilecektir. Hoşgörünüze teşekkür ederim.