Fikren ayrışmış vekiller. Sevgi eksikliği içindeki kadrolar. Eklektik yapıda dağınıklık.
Kapalı kapılar ardında sarf edilen inanılmaz sözler. Ve gevşek bağlarla birbirine bağlı kutupları bir merkezde tutmaya çalışan Genel Başkan.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "ulusalcı sol", "liberal sol" ve "Kürt solu" arasındaki dengeci yaklaşımı, krizleri öteleme, mümkünse üstünü örtme çabası artık sürdürülemez noktaya gelmiş durumda.
Kemal Bey, ilk seçime kadar partiyi ortak paydada tutmaya çalışsa da zihni parçalanmışlığı durduramayacak gibi.
Bir yanda Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün çıkışları, diğer yanda İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in sözleri.
Yani... Etnik temelde savrulmuş bilinçaltı dünyası! Aslında her ikisi de büyük depremin öncü sinyalleri. Hatta yakın zamanda artı şoklar, karşılıklı bildiri savaşları da olası.
Zaten yeni anayasa sürecinde CHP'li üyelerin sergilediği kopuk kopuk tavırlar, gelecekte yaşanacakların özetiydi. "CHP ya ulusalcı damara yaslanan ve dar bir seçmen kitlesine hitap eden parti olacak ya da gerçek sosyal demokrat parti kimliğine doğru evrilecek." Ve bu dönüşüm tahmin edilenden sert geçecek.