Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Uludere yargılaması

Dağlıca baskını ile Uludere olayı arasında bir bağlantı kurabilir miyiz? Veya Uludere'de yaşanan dramın "Dağlıca sendromu" ile ilintisini göz ardı edebilir miyiz? Açık söyleyeyim... "Şehit vermemek için sivil kayıp vermek" durumuna gelen Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayız. Ve bu durum hem kabul edilebilir hem de sürdürülebilir değil.
Bugün, Uludere faciası üç yönüyle hâlâ anlam ve önemini koruyor.
1- 14 Temmuz 2011 Silvan saldırısı sonrasında benimsenen yeni terörle mücadele stratejisinde yaşanan kırılma.
2- Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel ve sonrasındaki TSK komuta kademesini hedef alan yapılanma.
3- Sürdürülen soruşturmanın kapsamı ve nasıl neticeleneceği!

***

1. maddeden başlayacak olursak... Orada, üç taşıyıcı ayak söz konusu idi.
a) İmralı'nın izole edilmesi, silahla siyasetin bağının koparılması ve Kürt sorununun çözümünde yeniden inisiyatif alınması. b) Terör örgütünün "girilemez" denilen lojistik merkezlerinin imhası ve silahlı gücünün kırılması. c) Terörle mücadele sırasında Kürt kökenli vatandaşları kazanacak şekilde hukuki ve insani çerçeveye mutlak hassasiyet gösterilmesi...
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının geçtiğimiz yıl Şırnak'a üs kurarak koordine ettiği etkili operasyonlar, Kazan Vadisi'nde varılan sonuç, psikolojik üstünlüğün ele geçirilmesi, bu sürecin kilometre taşları idi. Ancak Uludere, her şeyi alt üst etti. Siyasetin elini bağladı, Genelkurmay ve MİT'i yıprattı, örgüte propaganda malzemesi verdi ve en mühimi Kürt vatandaşların devletle kurduğu gönül bağını zayıflattı.
2. madde daha çok devlet mimarisinin geleceğiyle ilgili. Zira Org. Özel, askerin sistemdeki yeri ve rolü konusunda, demokratik ülkelerde olması gereken noktaya en yakın isim. Hatta potansiyel adaylar arasında yer alan Org. Servet Yörük de bu çizgide bir komutan. Ve maalesef Uludere'deki acı tablo, bir tuğgeneralin yanlış yönlendirmesine dayansa da her iki değerli komutanı da resmin bir bölümüne taşıdı. Bir başka ifadeyle Uludere üzerinden geliştirilen senaryolar, Silahlı Kuvvetler'deki yeni nesil komutanların orta uzun vadeli askeri kariyerini de hedef aldı. Birilerinin arzuladığı gibi TSK'daki yeni zincirin halkaları koparılırsa, ülkenin gelgitler yaşayabileceği de görüldü.
***

Bütün bunlara rağmen 3. madde yani yargı boyutu hayati değer taşıyor...
Uludere'deki soruşturmanın ilçe savcısından alınması ve Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın dosyayı üstlenmesi başlı başına dikkate değer bir gelişme idi. Bilinen o ki Diyarbakır'daki deneyimli savcılar Uludere'nin genetik şifresini çözdüler. İddia o ki soruşturmanın kritik bir aşamasında, dosyayı devretmeyi de düşündüler. Ancak, Uludere'de karanlık nokta kalmaması ve ilerleyen günlerde unutturulmaması için soruşturmanın olgunlaştırılmasına çalıştılar. Bunu büyük ölçüde başardılar da. Şimdi Uludere Olayı'nın "askeri suç" vasfı taşıdığı tespitinden hareketle Diyarbakır'dan Ankara'ya, daha doğrusu askeri yargıya devri gündeme gelebilir. Önümüzdeki dönem, TSK'nın bünyesindeki sorumluları bulup çıkarma, hesap sorma ve hesap verme dönemi olmaya adaydır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA