Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Atatürk ve gençlik

Bayramın son günü... Devletin zirvesinin 10 Kasım mesajlarını okuyorum. Yetmiyor, önceki yıllarla karşılaştırıyorum. Kalıp cümlelerin yanısıra bu kez ton farklılıkları da söz konusu. Özellikle Cumhuriyet'in kuruluşunun, TBMM ideali ile taçlandığına ilişkin vurgu dikkate değer. Yani, milli iradeye ve tercihlerine saygı çağrısı.
Atatürk'ün, toplumun ruhunda devrim yaratan kimliği etrafında Cumhuriyet'in "demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti" özelliklerini birlikte yaşatma arzusu da önemli.
O zaman şu soru akla geliyor:
"Bu idealler, ilke ve hedefler nasıl canlı tutulacak?"
Tabii ki Cumhuriyet'in emanet edildiği gençler sayesinde. İşte bu yüzden yazımın ana eksenini bir süre önce Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'la yaptığımız sohbete ayırmak istedim. Bakan Kılıç'la, spordan çok gençliği konuşmayı tercih ettim.

***

Önce, gözlemimi paylaşayım. Kılıç, hırslı ve iddialı bir politikacı. Çok şey yapmak istiyor. Enerjisi de var. Lakin bakanlığı yeniden yapılandırırken birden çok projenin peşinde koşmanın güçlükleri de söz konusu.
Suat Kılıç, bizim kuşaktan. Aynı dili konuşabiliyorsunuz. Temel tespitlerine katılmamak mümkün değil...
"Kentleşmeyle birlikte ailelerin çocuklarına ayırdığı zaman azaldı. Gençler, TV ve internet başında asosyalleşerek aile boşluğunu doldurmaya başladı!"
Burada reçete hazır:
"Gençlik Merkezleri!"
Düşünce şu:
Çok amaçlı salonlarda geniş kitlelere ulaşılacak. Gençler için enstrüman, el becerisi, halk oyunları, kişisel gelişim, yabancı dil kursları düzenlenecek. Aynı zamanda üniversite mezunu arkadaşlar, gönüllü projelere katılacak, gençlere rehberlik edecek.
Bir de Kredi Yurtlar Kurumu'na bağlı yurtlarda kalan 256 bin öğrenci var. Bu öğrencilere de en azından hitabet ve beden dili konusunda eğitim imkânı sunulacak.
Bir başka alan, "Fikri tartışma zenginliği, bilgi temelli düşünme, tez-anti tez rekabeti, karşındakini dinleme ve ikna kabiliyeti." Yani "Münazara kültürü." Bu amaçla okullarda münazara yarışmaları düzenlenip, ödüller verilecek.
Spor tesislerinin mahalle halkına açılması da yerinde bir proje. Bakan'ın da dediği gibi bizim memlekette pek çok yüzme havuzu mesai saatinden sonra kapalı. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor. Yakın zamanda kapalı spor salonları aerobikten pilatese kadar farklı spor faaliyetleri için kadınların da kullanımına sunulacak. Ayrıca her ailenin çocuğunu bir spor dalıyla haşır neşir yapması özendirilecek.
Okuyan gençliğin teşviki bir diğer gündem maddesi... Bakan'ın, "Üniversite mezunlarının çoğu, doğu-batı klasiklerini bile bilmiyor. Dilimize internet Türkçesi egemen oldu. 300 kelime ile konuşuyoruz. 300 kelime ile konuşan toplum bilim üretemez" tespitine eklenecek cümle yok.
***

Madalyonun sportif başarı yüzüne gelince... 2008 Pekin Olimpiyatları'nda hayal kırıklığı yaşayan Türkiye, 2012 Londra Olimpiyatları'nda nasıl performans sergileyecek? Bakan Kılıç, sporculardan madalya sözü isteyecek mi? Ödül Yönetmeliği değişecek mi?
Yanıtları kısaca yansıtalım...
* Sporculardan söz alarak olimpiyatlarda madalya sayısını artıramayız. Bu nedenle federasyonları başarıya odaklıyoruz. Aslında spor yapmayan bir toplumuz. Sporcu sayımız, 74 milyonluk nüfusumuza paralel değil. Tesisleşmeye, kulüpleşmeye, lisanslaşmaya önem veriyoruz.
* Ödül yönetmeliğinin sporculara vaat ettikleri iyi rakamlar. Bir seferde 500 Cumhuriyet altını... Burada istikrarı gözeten kademelendirme yapılabilir. Anlık değil, sürdürülebilir başarıyı hedeflemeliyiz. Sporcu, hem marka olmalı hem de rol model.
* Sporu hayat biçimine dönüştürebilirsek, sağlıklı nesiller yetiştiririz. Bu sayede sağlık harcamalarından tasarruf yapılacağı gibi spor merkezli toplum yapısı ile madalyalar birbiri sıra gelir. "Herkes İçin Spor Federasyonu" önümüzdeki dönemin parlayan yıldızı olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA