Aydın Doğan'ın medyası ama özellikle de Hürriyet paralel örgütle ilgili gerçeklere gözünü kapatmaya devam ediyor. Aydın Doğan hâlâ bu meseleyi AKP-Cemaat kavgası basitliğinde görüyorsa körlük içinde demektir. Doğan Yayın Holding'in içinde paralel örgüt noktasında şu an tüm devlet nazarında oluşan kararı hiç kimse göremiyorsa ve patronlarına anlatamıyorlarsa zaten sözün bittiği yerdeyiz demektir. O zaman görüntüde var olan Aydın Doğan imparatorluğunun Sovyet imparatorluğundan farkı olmadığını söyleyenler haklı maalesef.
O zaman biz hem Doğan'a hem de gözü kör olan başkalarına bir iyilik daha yapalım ve olayı tüm netliğiyle anlatalım. Paralel örgüt artık AKP ile ilgili bir mesele değildir; bir devlet meselesidir. Devletin hiyerarşisinden değil kendi imamlar hiyerarşisinden talimat alan paralel örgüt Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve demokratik anayasal rejim için bir tehdittir. Anayasasında demokratik bir hukuk devleti olduğu yazan Türkiye Cumhuriyeti tüm kurumlarıyla paralel örgütün tasfiyesine karar vermiştir. Türkiye'nin son dönem tarihinde devlet içindeki tüm unsurların milli mutabakat şeklinde aldıkları böyle bir karar daha vardı. Bu çapta bir devlet kararı 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ilk çıkarmasında alınmıştı. Evet şu an aynen durum budur. Paralel örgüt tasfiyesi kararı işte böyle bir karardır ve milletin çok büyük çoğunluğu da bu kararı desteklemektedir. İşte o yüzden Türkiye içinde yapayalnız kalmış bu paralel örgüt dış devletlerden ve istihbarat teşkilatlarından güç devşirmeye çalışmaktadır.
***
Şu an Cumhurbaşkanlığı'ndan Başbakanlığı'na, TSK'dan, Emniyet'e, MİT'ten Hariciye ve Maliye'ye, tüm kurumlar ittifak halindedir. Yargı kurumunun yüzde 90'ı da devletin bu kararının arkasındadır. 30 Mart seçimleri yaklaştığı için siyasi arenada parti kavgası görüntüsü olabilir ama
devletin içinde CHP ve MHP çizgisinde olan nerdeyse tüm personel de bu devlet kararının arkasındadır.
Çünkü paralel örgütün ne yöntemlerle iş gördüğünü en iyi bu teşkilatların kadroları bilmektedir.
Yakın tarihte hiçbir devlet politikası devletin içinde bu kadar taraftar bulmadı. Bu devlet kararına karşı olanlar sadece paralel örgüt mensuplarıdır. Onlara da tavsiyem cemaat hiyerarşisinden bir an önce koparak içinde oldukları imamlar düzeneğini itiraf etmeleridir. İyi niyetle ve meşru devletten yana davrananlar noktasında hukuk herkesin hakkını koruyacaktır.
Manzara bu kadar açıkken,
Hürriyet'in devletin gazetesi olduğunu ve devletin kararlarına bağlı olduğunu defalarca ifade etmiş Aydın Doğan ne yapmaya çalışıyor? Niye Hürriyet'i paralel örgütün istediği şekilde çıkartıyor? Hürriyet'in yıllardır temsilcisi olmakla övündüğü devletin o kısmı da bu kararı destekliyor. Aynı şey millet bazında da geçerli. AKP'nin en sert muhalifleri de paralel örgütün tasfiyesine tam destek veriyor. Aydın Doğan bu konuda bilimsel anket yaptırsın aynı sonuçları alacaktır. CHP, MHP ve BDP tabanı da -bu konuda mutabık. Çünkü konu AKP meselesi değil. AKP hür ve adil seçimlerle geldi. Bir gün de aynı demokratik usullerle gidecek. Bizim SABAH olarak itirazımız Doğan'ın AKP'ye muhalefet etmesine değil. AKP'ye dilediğiniz gibi muhalefet edin.
Bizim meselemiz paralel örgütle ilgili tüm Türkiye'nin konuştuğu gerçekleri Doğan Medya'nın ısrarla karartması ve okurdan saklaması meselesidir. Aydın Doğan neden millet ve devletin bu ortak demokratik kararına karşı kendi ayağına da sıkan böyle bir tavır içinde?
Aydın Doğan iki kritik davada beraat kararlarını kasten bozan yargı imamlarından mı korkuyor? O davalar nasıl seyir izlemişti ve sonrasında Doğan'ı kafeslemek için paralel yargı hangi kararları aldı? Bu konuda Aydın Doğan'la da uzun uzun konuşmuştum ben... Hepsi yarına...