Mustafa Sarıgül'ün CHP'nin İstanbul adayı olduğu resmen ilan edildi. Hayırlı olsun. Şahsen iyi tanıdığım Sarıgül'e başarılar diliyorum. Kendisi İstanbul seçimini kazanamayacağını iyi bilen akıllı bir siyasetçidir. Nihai hedefi CHP Genel Başkanlığı olduğu için de kaybetmeyi önemsemez. Sarıgül'ün temel meselesi yüzde 38'in altına düşmemek. Kendisi Gülen cemaatinin de desteğiyle yüzde 38'in üstüne çıkacak, CHP de genel Türkiye oyunda yüzde 26'nın altında kalacak ve bu tablodan hareketle de Sarıgül CHP Genel Başkanlığı'na yürüyecek. Sarıgül'ün ve onu destekleyen Rahmi Koç ve Hüsamettin Özkan gibi aktörlerin planı bu. Sarıgül bütün bu planı da saklamıyor. Hatta bu propagandanın yapılmasını istiyor. Her şey açık oynanıyor.
***
Sarıgül artık tuhaf bedduaların uçuştuğu bir ortamda
Gülen cemaatine tam angaje olmak ve cemaatin tüm imkânlarını kendine seferber etmek istiyor. Daha öncesinde de Sarıgül, Gülen cemaatinin devletin içindeki ve dışındaki tüm aktörleriyle arası çok iyi bir adamdı. Pennsylvania ziyaretlerini ballandıra ballandıra anlatırdı. Sarıgül karşıtı CHP'li Kemalist siyasetçilerin kendisiyle ilgili "Fethullahçı ve ABD'nin adamı" gibi laflarından çok hoşlanırdı. Sadece kendisinin değil büyük ustası Hüsamettin Özkan'ın da Gülen'e bağlılığını anlatırdı. Sarıgül kendini güçlü gösteren her ama her söylentinin yayılmasından memnun olan bir siyasetçidir. Güçlü olarak gördüğü odakların Sarıgül'ün yanında görünmesi hoşuna gider.
***
Mesela
son yediğimiz yemekten sonra Sarıgül bugünlerin "yolsuzlukla mücadele savcısı" Zekeriya Öz'e ziyarete gidecekti. Bizim Nişantaşı yemeğinden Çağlayan adliyesine geçti. Öz'ün çok yakın dostu olduğunu söyledi. Herhalde o gün Öz'le beraber "yolsuzlukların rüşvetin ve hırsızlığın ne kadar kötü bir şey olduğundan, belediyelerdeki imar yolsuzluklarından ruhsat karşılığı alınan rüşvetlerden" bahsedip vaaahhh vaaahh ettiler.
***
Fakat tuhaf bir durum vardı. Bundan 4 sene önce de Öz ile Sarıgül'ün yolları kesişmişti. O zaman da dost muydular bilmiyorum ama
Öz yazdığı iddianamede Sarıgül'ü açıkça Ergenekon'dan talimat almakla suçlamıştı. Evet yanlış okumadınız. Öz, Sarıgül'ü Ergenekon terör örgütü yöneticisi Mehmet Haberal'dan talimat almakla itham etmişti.
Haberal ile ilgili nihai kanıt değerlendirmesinin yapıldığı bölümde ağırlık taşıyan kanıt, 30 Kasım 2008'de Şişli Belediye Başkanı Sarıgül'le yaptığı bir konuşmaydı. Bu konuşma Sarıgül'ün 29 Mart 2009 yerel seçimi için kampanya yürüttüğü bir dönemde gerçekleşiyordu.
***
Konuşmada Sarıgül, Haberal'a şöyle diyordu: "Hocam, yerel seçim gecesine kadar izin verin, seçim gecesinden sonra burayı iki yüz altmış iki bin seçmenim var, yüzde yetmiş oyla kazanacam, ondan sonra yanınıza gelip, diyecem ki, hocam, bakanım kurban olayım, ben Türkiye'nin belki başbakanı olacam, ama benim başbakanım sizler olacaksınız, yol haritamı size aktaracam izin verirseniz, başka bişey olacak."
Haberal, bu konuşmada Sarıgül'e bazı tavsiyelerde bulunuyordu. Örneğin "ana muhalefet (CHP) ile fazla uğraşmamasını" istiyor ve şöyle diyor:
"Sağ ol, bak Mustafa sen lazımsın kardeşim. Anlatabiliyor muyum? Ya ülke önemli, ülkeye sen lazımsın tamam mı? Gereksiz sıkıntıya girmeyelim."
Sarıgül ise şöyle cevap verir: "Tamam, ben mesajımı aldım hocam. Yerel seçim gecesine kadar ağzımı bu konuda kapıyorum."
Haberal'ın cevabı ise şöyle: "Aynen, çünkü bir an önce, bugün düştüğü bu sıkıntıdan bu ülkeyi kurtarmak hepimizin görevidir. Tamam mı?"
***
Şimdi iddianamede Sarıgül'ün bugünlerdeki kankası Öz'ün bu telefon konuşmasını nasıl değerlendirdiğini görelim: "Şüpheli Mehmet Haberal'ı herhangi bir siyasi parti içinde yer almadığı halde, siyasileri ve siyasi partileri yönlendirdiği, birbirine rakip iki siyasi şahıs arasındaki ihtilafı parti üyesi ve yöneticisi olmamasına rağmen, bir talimatıyla sonlandırdığı, görüşmeyi yapan kişinin 'Ben milletin başbakanı olacağım ama benim başbakanım sizsiniz' demesinin anlamlı olduğu ve şüphelinin örgütsel kimliği ve konumu hakkında fikir verdiği..."
Yani kısacası Öz, Sarıgül'ün Haberal'a "Başbakanım sizsiniz" demesinin Haberal'ın Ergenekon yöneticiliği kimliğini kanıtladığını iddia ediyor.
***
Türkiye'de her şey tepetaklak değişiyor. O dönem kudretli gördüğü
Haberal'a "Ben milletin Başbakanı olacağım ama benim Başbakanım siz olacaksınız diyen Sarıgül, acaba şimdi de kudretli gördüğü Zekeriya Öz'e ya da Öz'ün bağlı olduğu Gülen cemaatinin en tepelerine aynı şeyi mi söylüyor? Kim bilir...
Bu hikâye burada bitmiyor. Yarın devam.