Aslında herkes her şeyi biliyor. Olayı izah etmek bile gereksiz. Hiç kimse bu olayı yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak görmüyor. Öyle gördüğünü söyleyen de görev icabı söylüyor ama kimseyi inandıramıyor.
Bu, doğrudan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelen bir operasyondur. Herkes bunu biliyor.
***
Erdoğan'ı seven de nefret eden de 17 Aralık operasyonunun farkında. Sokaktaki simitçilerden generallere, inşaat işçilerinden profesörlere kadar herkes bunun farkında.
Erdoğan'ı sevmeyenlerin büyük çoğunluğu da bu operasyona bel bağlamış durumda. Gülen cemaatinden hep nefret etmiş olanlar şimdi birden cemaatçi oldu.
Erdoğan'ı sevenler ise daha da kenetlenmiş haldeler. Yani aslında her görüşten sokaktaki her insan tespit noktasında anlaşıyor. Bazı palavraları tekrarlayanlar sadece kullanışlı aptallar olan aydınlar.
Türk aydınının diğer birçok ülke aydınına kıyasla teşhis yeteneğinin daha düşük olduğunu biliyorduk ama yani sokaktaki okuma- yazma bilmeyen adamın daha gerisine düştüğüne ilk kez şahit oluyoruz.
***
Erdoğan'ı seveni ve sevmeyeni tespit noktasında anlaşıyor. Ancaaakkk...
Sonrasında demokrasiye inanan bir muhalif gibi,
Erdoğan'dan nefret ediyorum fakat Emniyet-Yargı eliyle yapılan bu gayrimeşru operasyona karşıyım. Biz çalışacağız ve sandıkta Erdoğan'a gününü göstereceğiz diyen yok denecek kadar az. Erdoğan karşıtlarının çoğunluğu
"Hangi yöntemle olursa olsun indirilsin yeter" diyor. Seçimle gelmiş meşru hükümetle gayrimeşru bir cunta faaliyetini eş tutan bir zihniyet hâkim muhalefet partilerine. Aynı zihniyet tarafsız olduğunu iddia eden büyük medya grupları için de geçerli.
***
Elbette bu tespitleri yaparken bir yanda da şu sorulabilir:
Kardeşim siz yakın zamana kadar Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde bu Emniyet ve Yargı ekibini desteklemediniz mi?
Şimdi nasıl böyle konuşuyorsunuz? Çok haklı bir soru. Ben ve benim gibi düşünenler askeri vesayetle mücadele sürecinde darbeci generallerin peşine düşmüş savcıları ve polisleri destekledik.
Çünkü çok haklı bir amaç vardı ortada. Sonuç olarak 85 yıllık bir askeri vesayet gerçeği vardı ve o vesayetle savaşmak kesinlikle doğru bir tercihti.
Fakat bu süreçte özellikle 2010 Eylül sonrası çok vahim hatalar yapıldı. Sonuç olarak 2007-11 sürecinde Türkiye askeri vesayetten temizlendi ama bir yıldır sürekli ifade ediyorum ki
Temizlenme Süreci Temiz Olmadı. O yüzden bence o davalardan tutuklu olanların da tahliyesinin hızlandırılma süreci başlamalıdır.
Haklı davalar ve haklı amaçlar güdülürken haksız araçlar kullanıldı. Çok haklı tutuklamalarla haksız kişisel hesaplaşmalar iç içe geçti. Ben daha 2008'de şimdilerde iyice rezillikleri çıkmış iki isim üzerinden KontrErgenekon tehlikesine dikkat çektim ama o tür yazılar o dönem hiç ilgi çekmedi. Ortalık toz dumandı ve kimse kimseyi dinlemiyordu.
***
Şimdi 2013 sonundayız.17 Aralık vesayet girişiminden rahatsız olan kesimler 2007-11 süreciyle ilgili de özeleştiri yapmalıdır. Bugün net olarak anlaşılmıştır ki 2007-11 sürecinde bu ekibin amacı sivil otoritenin devlete hâkim olduğu gerçek bir demokrasiye yardımcı olmak değilmiş. Askeri vesayeti koltuğundan indirip yerine Emniyet-Yargı vesayetini koymakmış.
***
Yani nasıl eskiden TSK merkezli yapı seçilmiş hükümetlere "
güvenlik, istihbarat ve yargıyı bana bırak, gerisini sen yönet" diyordu ve şekli bir demokrasiyi kabul ediyordu... Bunlar da aynısı.
Şimdi de Emniyet-Yargı merkezli yapı güvenlik istihbarat ve yargı alanlarında tam hâkim olmak istiyor. Gerisini de seçilmiş hükümetlere bırakıyor.
27 Mayıs ve 28 Şubat vesayetçileriyle 7 Şubat ve 17 Aralık vesayetçilerinin istediği Türkiye aynı Türkiye. Sadece aktörler yöntemler ve görünen ideoloji değişik.