Dün bu köşede Cumhuriyet'in 85. yılına dair yazımdaki hüzün dolu satırlardan bahsetmiştim. Aynı yazının devamında öfke ve isyan dolu şu satırları yazmıştım.
***
85 yılın sonunda geldiğimiz nokta bu derece pespaye açıkçası.
Türkiye toplumunun tüm ama tüm unsurları ayaklanmadıkça, ciddi ve doğru düzgün bir devlette yaşamak arzularını başkaldırarak dillendirmedikçe, birbirlerinin haklarına kendi hakları kadar sahip çıkmadıkça bu uyduruk devlet düzeni bu topraklarda hüküm sürmeye devam edecek.
***
Aleviler, Kürtler, gayrimüslimler ve Sünnidindarlar zenci kategorisinde, potansiyel suçlu ve potansiyel tehdit olarak görülmeye devam edecek. Devlet sıkıştığında zencilerin bir kısmını yanına alır gibi yapacak sonra da işi bittiğinde kovmaya ve dövmeye devam edecek.
Zenciler birbirlerine kırdırılmaya devam edecek.
Mağduriyetlerini birbirlerinden bulmaya ve fırsatını bulduklarında onları yarı-insan sayan devlet zihniyetinin kucağına oturmak için sıra beklemeye devam edecekler. Onursuz bir hayat yaşamayı sürdüreceğiz bu topraklarda.
***
Kirli ve çözümsüz bir savaş için bu ülkenin evlatları mühimmat deposu olarak görülmeye, açık hedef olarak çukur karakollarda ölmeyi beklemeye devam edecek. Sonra da göz göre göre katledilen bu gençlerin ardından din istismarı yapılacak. "Onlar şehit oldu, artık mekânları cennettir" denilecek. Bu din istismarcısı tavrı laiklik konusunda aşırı hassas olduğunu her an tekrarlayan bir ordu yapacak.
***
O ordu "Bu devletin sahibi benim" demeye devam edecek. O ordunun bir jandarma generali bile resmi yazışmayla halkın seçtiği hükümete muhtıra verme had bilmezliğinde bulunabilecek. Bütün bunları sorgulayanlar da hain ilan edilecek. Öyle mi? HAYIR, HAYIR, HAYIR!!! Bu ülke böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek. Ben 27 yaşındayım ve böyle saçma sapan bir devlet düzeninde hayatım geçmeyecek.
***
Bu ülkenin tüm onurlu bireyleri, özellikle de gençleri haykırarak bunu söylemelidir. Bu devlet zihniyetine itaat etmemelidir. Her boş vermişlik, her korkaklık bizi daha onursuz, daha değersiz ve daha önemsiz bir hayata mahkûm edecektir. Bu ülkenin vicdanlı insanları süfli ve nefsanî sebeplerden birbirine düşerse, ahlaki ilkeler değil kişisel kompleksler galip gelirse biliniz ki 85 yıldır egemen olan bu zihniyet yine kazanacak. Yine yasaklar, yine baskılar, yine saçmalıklarla bizlerin de ömrü geçip gidecek.
***
Bu satırlardan sonraki 5 yıl içinde Türkiye eski berbat rejimine karşı ayaklanmış ve o düzeni yıkmıştır. Bugünkü Türkiye büyük oranda bu yazıda geçen problemleri aşmış bir Türkiye'dir.
Her şeyden önemlisi Kürt meselesini adalet ve barış yoluyla çözme eşiğinde bir Türkiye var artık. 5 yıl önce barış ve çözüm sağlanırsa
BÜYÜK TÜRKİYE'nin önünde hiçbir engel kalmayacağını sürekli yazıyor ve söylüyorduk.
Çok şükür bu sivil ve demokratik çözüm sağlandı.
Türkiye'nin kanatlanarak uçması için zemin tamamen hazır durumda artık.
Türkiye ekonomisi bundan 10 sene sonra 2023'te, yani Cumhuriyetimizin 100. yılında en az 2 trilyon dolar büyüklüğe sahip olmalı.
Bunu başarabiliriz.
Liberal Demokrasi ve Liberal Ekonomi bir sistem olarak Türkiye'ye yerleşirse bu hedeflere ulaşabiliriz.
BÜYÜK TÜRKİYE için hem siyasi hem iktisadi anlamda liberalizme daha çok ihtiyacımız var. Otoriter devletin devam edip sadece ekonomik liberalizmin hayata geçmesiyle Yeni Türkiye topal kalır.
Öte yandan devlet- merkezli ekonomik sistem değişmeden sadece siyasi liberalizmle de Yeni Türkiye topal kalır.
2023'te kişi başı milli gelir en az 25 bin dolar, ihracat ise en az 500 milyar dolar olmalı. Bu rakamlar dünyanın en güçlü 10 ülkesinden birinin Türkiye olacağı anlamına geliyor. Ben cumhuriyetimizin bu hedeflere ulaşacağına inanıyorum.