Spor alanlarında şiddeti önlemek için yeni yasanın şart olduğunu savunanlar, 5149 sayılı yasayı yetersiz buluyor, cezaların caydırıcı olmadığını savunuyor. Bir de, mevcut yasanın iyi uygulanmadığını savunanlar var. Ben de bu görüşteyim. Yasada belli suçlara tanımlanan cezaları yetersiz bulabilmek için önce yasanın doğru dürüst uygulanması lazım.
Avrupa Konseyi'nin sporda seyirci şiddeti konusunda Avrupa Sözleşmesi çerçevesinde 31. daimi toplantısı İstanbul'da yapıldı. Bu sözleşmeyi Türkiye yaklaşık çeyrek asır önce 25 Eylül 1986'da imzalamış. Sözleşme, 30 Kasım 1990'da meclis tarafından onaylanmış ve 1 Ocak 1991'de yürürlüğe girmiş. Mevcut yasada olan birçok unsur 20 yıl önce bu sözleşmenin yürürlüğe girmesiyle zaten uygulamaya sokulmuş; ama sadece kağıt üstünde. Alkollü stada alınmama, taraftar gruplarının karşı karşıya getirilmemesi, stada sokulmasına izin verilmeyen maddeler... Daha neler neler var.
Yılbaşı, bu sözleşmenin Türkiye'de uygulamaya girmesinin 20'nci yıldönümü. Bu sözleşmeyi siyasetçisi, emniyet görevlisi, valisi ve diğer unsurlarıyla 20 yıldır uygulamamışız. Ama 6 yıl önce çıkan 5149 sayılı yasayı (layıkıyla uygulamamışken) yetersiz bulup yenisini istiyoruz.
Cezanın amacı bireyleri suç işlemekten caydırmaktır. Caydırıcılığı üç faktör güçlendirir: 1-Cezanın ağırlığı, 2-Cezanın kaçınılmazlığı (yakalanma ihtimali), 3-Cezanın ivediliği (ihlal ile ceza alma arasındaki süre).
Tekrarlayan suçlularda caydırıcılık etkisi sade vatandaş kadar yüksek değil. Üç faktör arasında caydırıcılık etkisi en güçlü unsur ise cezanın kaçınılmazlığı. Yakalanıp ceza alacağı yönünde güçlü inancın var olması, bireyleri suç işlemekten caydıran en önemli faktörken, bizde birçok yerde olduğu gibi spor sahalarındaki şiddet olaylarında da zincirin en zayıf halkası bu.
20 YILDA KİM ENGELLENDİ?
Yeni yasayla yapılmak istenen cezaları ağırlaştırmak. Spor mahkemeleri kurarak, ihlal ile ceza alma arasındaki süreyi kısaltma hedefi Adalet Bakanlığı'na takılıyor. Oysa, caydırıcılığı en yüksek olan faktörü, cezanın kaçınılmazlığını güçlendirmek caydırıcılığı en çok arttıracak unsurdur. 20 yıl önce "Alkollü olarak stada girilmez" demiş meclisimiz. 20 yılda bu halde stada alınmamış 20 kişi var mı? O zaman tribünlere cezanın kaçınılmazlığını, yani "Suç işlersem yakalanırım" bilincini nasıl yerleştireceksiniz?