Kupa derbisinde teknik direktörü olan Fenerbahçe; çağdışı ve emekli bir teknik adama sahip Galatasaray'ı 9 kişi kalmasına rağmen elemenin eşiğine gelmişti.
Feldkamp'ın, hatalarından hiç ders almadığı dün yine görüldü. Kasımpaşa maçında sahaya sürekli forvet sürmüş ama kanat adamı olmadığı için gol silahlarına iyi toplar ulaştıramadığını, üstelik santrforlarını ceza alanında kalabalığın içinde kaybolmaya mahkum ettiğini anlayamamıştı. Dün golü yedikten sonra Sabri'yi çıkarıp Nonda'yı sahaya sürmesiyle aynı hatayı yineledi. 75'te dokuz kişi kalan rakibine karşı Sabri'yi de çıkarınca kanatları kullanamayacağını göremedi. Nitekim kullanamadı. 9 kişiye karşı maçı pozisyonsuz bitirecekken Nonda'nın ısrarla takip ederek sıfıra indirdiği topu yerden içeri çıkarması sonrası Ümit Karan'ın iğne deliğinden geçen vuruşuyla tur mucizevi bir şekilde geldi. Bu gol Feldkamp'ı büyük hoca yapacak. Koca bir "EYVAH!" Galatasaray için..
YAYGARAYI KAYBEDEN KOPARIR
Galatasaray istekli başladı ve erken gol buldu. Fenerbahçe'ye ilk yarıda hemen hepsi gereksiz 7 duran top dışında gol pozisyonu şansı vermedi. İlk yarıda Arda'yı kullandıkça etkili olan Galatasaray, 26'da Lugano atıldıktan sonra bile rahatlayacağı ikinci golü bulamadı. İkinci yarı da benzer bir görüntüde giderken Zico, Selçuk-Semih değişikliğiyle tur hamlesi yaptı. Feldkamp ise, sahanın en kötüsü Volkan'ın kanadından gelişen Fenerbahçe ataklarını, Gökhan'ın sağ bekten şov yaparak çıkışlarını seyrediyor; Hakan Balta önlemini akıl edemiyordu. Galatasaray'daki "Rakip eksik. Bu maçı aldık" rehaveti, Gökhan'ın golüyle yerini "10 kişi (ardından 9 kişi) kalmış takıma eleniyoruz" paniğine bıraktı. Ümit'in uzatmalardaki golü turu getirdi ama bu bir dönemin moda sloganıyla söyleyelim; "Söke söke değil, tesadüftü."
Sarı kart yağmurunun yanında dört de kırmızı kart çıkan maç sonrası Cüneyt Çakır çok tartışılacak. Fenerbahçe Başkanvekili Nihat Özdemir'in Gökhan'ın kırmızısı için yaptığı "Elinde top taç atarken top toplayıcı bir top daha atıyor" gibi dezenformasyonları göreceğiz. Fenerbahçe faturayı hakeme kesecek ve Lugano'dan sarısı varken hakeme yaptığı gözlük işaretinin hesabı sorulmayacak. Ya da; ilk yarıda dört dakikalık uzatmada iki sarı kart çıkmışken, uzatmanın uzatması oynanmalıyken bir saniye bile eklenmeyip Volkan'ın bomboş atağında devrenin bitişi unutulacak. Çünkü Türkiye'de yaygarayı hep kaybeden koparır.