Cumartesi günü Taha Kıvanç'ın Star'daki yazısı son derecede önemliydi, çünkü vahim bir durumu saptıyordu. Kim olduğunu kuvvetle tahmin edebildiğimiz bir dostu medyayı taramış ve sonuçları Taha Kıvanç'a iletmiş. Söylediğine göre basının büyük bir kesimi bugünkü Türk-Kürt barışı çalışmalarına mesafeli ve soğuk bakıyor. Destek verenler de öylesine, öyle görünmek için veriyormuş.
Bir yurtdışı yolculuktan döndükten sonra birikmiş gazetelere bakarken ben de aynı izlenim içinde olduğumu fark ettim.
Akil Adamlar konusunda da durum aynı. Benimsemiş görünenlerin dahi alttan alta olumsuz bir tutum içinde olması şaşırtıcı değil. Fakat üzücü.
Önce niye böyle bir durumla karşı karşıyayız onu açıklamaya çalışayım.
***
Bu işin altında
28 Şubat ve
27 Nisan'ın canlandırdığı ve sistematik hale getirdiği "
Ulusalcılık" yatıyor.
Ulusalcılık, öyle
pasif ve masum bir duygu değil.
Genelkurmay Başkanlığı'nca sistematik olarak işlenmiş, geliştirilmiş ve "uygulanmış" bir
ideoloji. Kitleleri sokağa dökmek için kullanılmış bir
yöntem. O karanlık plan ve uygulamaların bir aracı da Türk-Kürt çatışmasıydı.
Merkez medya o dönemde çatışmayı kışkırtan yayınlar yapıyordu.
Şimdi
aynı merkez medya, bütün değişimine rağmen, o dönemin reflekslerini gösteriyor.
Öylesi bir muhakemeye sahip medyanın
uzlaşmacı, diyalojik, iletişimsel ve etkileşmeci bir yaklaşımın ürünü olan
Akil Adamlar kurumunu kabul etmesi beklenebilir mi?
***
Medyanın gösterdiği ve gayet bilinçli biçimde alttan alta dikkatle işlediği bu olumsuz yaklaşımın farklı bir türü bence
halkta da mevcut. Üstelik çok dramatik biçimde.
Herkes kendi çevresine bakarak bugün şu toplumda Kürt sorununun çözülmesini i
stemeyen tek kişinin
olmadığını söyleyebilir. Fakat iş çözüme geldiğinde dünyanın en iyi ve Türkiye çıkarları bakımından en mükemmel modeli de kullanılsa insanlarda ince bir
tedirginlik duygusu oluşuyor. Bu, yıllar yılıdır bu konuda, şu yukarıda bahsettiğim sistemli uygulamaların insanların/ toplumun
bilinçaltına işlemesiyle gelişmiş bir dürtü. Medyanın bu şekilde davrandığı bir toplumda halk nasıl benzeri bir iç duygusu geliştirmez?
***
Adı farklı olsaydı, Kürtlerle birlikte oluşturulsaydı, kendi kendini türeten, daha da sivil ve organik bir mekanizmayla bütünleşseydi benim de daha hoşuma giderdi diyebileceğim
Akil Adamlar modeli bu nedenle önemli. Hepsi, düşüncesi, tavrı ve uygulamasıyla belli, yerini bulmuş bunca insan katılaşmış bir konuda
toplumsal bir diyalog kurmanın peşinde.
Bu, demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olan
karşılıklı etkileşimi yaratan gerçekten çok ciddi bir girişim. Ondan daha fazlası da var. Cumhuriyet tarihinin en siyasal partisi olan
AK Parti bu yöntemle
toplumun siyasallaşmasını, siyaset üretmesini, siyasal katılımını dinamik bir hale getiriyor. Toplumun içine işlemiş, farkında olmadan ve bilinç düzeyinde hiç istemediği bir
refleks (buna bir korku da denebilir) bu yöntemle bertaraf ediliyor.
Akil Adamlar kurumu da,
Kürt sorununun çözümü de hem medyaya hem topluma yönelik bir
terapi aynı zamanda. Yani, geç kalmış bir
normalleşmenin çok önemli bir adımı!