Önce biraz kişisel tarih: Bundan beş yıl önce bir pazar gecesi Sarkozy ne yazık ki Fransa devlet başkanı olduğunda yanımda şimdi CHP milletvekili Prof. Hurşit Güneş, Paris'te bir lokantada yemek yiyordum. Pazar gecesi bu defa Hollande Cumhurbaşkanı olduğunda, ne garip tesadüftür, aynı lokantada, aynı masada oturuyordum.
Saat 8.30 gibi sonuçlar açıklandı.
Yanımda oturan ve Sarkozy'yle yakın ilişkisi olan çift Hollande'ın seçimi aldığını, benim tersime, içleri kan ağlayarak öğrendiler. Ben güldüm, eğlendim, onlar bunaldılar.
***
Hollande'ın gelmesi ne ifade ediyor sorusu sadece Fransa'da değil, konuya daha mesafeli davranan, diğer Avrupa ülkelerinde de soruluyor.
Mitterrand'ın seçilmesinden 31 yıl sonra bu işi ilk kez başarıp, sosyalist kimliğiyle makamına oturmasıyla Hollande'ın, Fransa'da işler köklü bir biçimde değişecek mi sorusuna hayli çelişik cevaplar veriliyor.
Umutla endişe arasında bir yerde duruluyor. Her ne kadar yaptığı konuşmada önceliğinin
hukuk ve gençlik olduğunu söyledi ve her ne kadar değişimden söz ettiyse de '
taze gelin'in elinde çok köklü bir programı
olmadığı konusunda herkes müttefik.
Bu kısıtlamanın nedeni
Hollande'ın ve solun yetersizliği değil. Fransa gibi bir toplumun değişim konusunda kafasının çok karışık olması.
***
İtiraf etmek gerekiyor ki,
değişim, daha çok
Sarkozy'nin meselesiydi. İş başına o basit ve çarpık Amerikan hayranlığıyla ucuz bir tiyatro oyuncusu gibi başlamış, hudut tanımazlığını, yaz tatilini Amerika sokaklarında koşarak geçirmeye kadar götürmüştü.
Maksadı
Fransa'nın Thatcher'ı olmaktı.
Onun kadar güçlü olmadığı, Fransa da
geleneksel merkezi devletçi yapısından kopmaya hazır bulunmadığı için başaramadı.
Ezberi bozulunca saçmalamaya başladı.
Irkçı-faşizan bir tutuma yöneldi. O zaman tam manasıyla
faşizan Halk Cephesi'ni, babadan kıza
Le Pen'leri karşısına aldı.
Yani, işin özü,
değişmek için değil, değişmemek, klasik yapısını korumak, Cumhuriyetçi değerler deyip, Avrupa'nın en az çalışan, en hantal, en verimsiz ülkesi olarak kalmak için Fransa seçti Hollande'ı diyenler var.
Sol ve sosyalizm bunu gereksinmiyor.
Ama ne yapalım ki, haritadaki yeri, Fransa için bu. Hollande'ın, sosyalist olduğu ve kesinlikle işleri hale yola koyacağına yönelik beklentiden öte, daha çok
Sarkozy'ye duyulan tepki ve sağın kendi iç oyunları nedeniyle seçildiğini belirtirsem durum daha iyi anlaşılır.
***
Gene de bir sol değerler bütünü var.
Göçmenler, Müslümanlar konusunda,
eğitim ve hukuk konusunda Hollande'ın Sarkozy gibi davranmayacağını herkes biliyor.
Çok daha
insancıl bir politika uygulanacak.
Dünyada yeni bir rüzgâr estireceği umuduyla desteklenen
Obama'nın geldikten sonra
sol değerler adına bir şeyler yapmaya çalışıp başarısız olmasına benzer bir
yetersizlik Hollande için de söz konusu olabilir.
Olsun. Obama, ardından Hollande, şimdi İngiltere'de İşçi Partisi'nin oylarının yükselmesi yeni bir rüzgârı işaret ediyor. Dünyanın çok ihtiyacı olan bir rüzgâr bu. Arkaya alınırsa ne ala. Başarılmazsa bundan sonrası çok daha vahim olacaktır.