Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, New York'ta Plaza Otel'in 14. Katında gazetecilerle yaptığı görüşmede daha çok katılacağı toplantının önemini vurgulamak istiyordu. Fakat basın mensuplarından gelen sorular üzerine bir kez daha terör sorunu üstünde durdu. Gül, toplantıya bir özel görüşmesini yarıda keserek katılıyordu. Bir yerde ailesiyle bulunurken New York'un görme engelli siyah valisinin orada olduğunu öğrenip yanına gelmiş ve New York kentinin İstanbul'da bir tanıtım ve ticaret merkezi açacağını söylemişti. Vali, 'İstanbul'un cazibesi buradan bile fark ediliyor' demişti kendisine. Gül'e göre Türkiye çok önemli bir eşikteydi, bu onun 'yumuşak güç' olmasından kaynaklanıyordu ve bir numaralı sorun olarak gördüğü terör konusu bu nedenle de çözülmeliydi.
'Zirve doğal, devlet uyanık olmak zorunda...'
Gül, önce Ankara'da yapılan son terör zirvesini değerlendirdi. Bunun doğal ve olağan bir toplantı olduğunu, terör örgütünün bulunduğu bir ülkede devletin sürekli olarak teyakkuz içinde olması gerektiğini belirtti. Gül, toplantının 20 Eylül tarihiyle özel olarak ilgisinin bulunup bulunmadığı sorulduğunda arada öyle bir bağlantının kurulamayacağını, bunun öteden beri devam eden planların ve programların güncellenmesine dönük olduğunu belirtti. Gül ayrıca referandum dönemi sona erdiği için bu konuya yeniden ve hassasiyetle eğilmek gerektiğini işaret etti.
Türkiye'nin, Gül'e göre, içinde yaşadığı bu sorunu aşma kararlılığı mevcut. Bu, on yıl öncesiyle bugün karşılaştırıldığında daha iyi anlaşılabiliyor. Daha önceki konuşmalarında da değindiği gibi, Gül, son on yılda yapılanları çok önemsiyor. Hiçbir ülkenin ve devletin terör etkisi altında karar almayacağının altını çizdikten sonra, şunu vurguluyor: 'Buna rağmen bu noktaya gelmiş Türkiye eğer terör olmasaydı nerede olabilecekti, bunu iyi düşünmek gerekir.'
Bunu belirttikten sonra Gül, bölge halkına bir çağrıda bulunuyor ve yanlıştan uzak durulması gerektiğini hatırlatıyor. Terörün bölgeye dönük ekonomik yatırımlar üstünde kesin olarak caydırıcı bir rol oynadığını öne sürüyor. Bu konuda sağlam bir karine kullanıyor, Cumhurbaşkanı. İş adamlarının ve Türk yatırımcıların Kuzey Irak'a yaptıkları ölçüde ve düzeyde bir yatırımı sınırın öncesindeki kentlerde yapamadığını, bunun teröre bağlı bir sorun olduğunu belirtiyor. Bu mantığa göre terörün olmadığı bir ortamda GD Anadolu çok daha ileri imkanlara kavuşacaktır.
Gül, bugün için teröre en ufak bir gerekçe olmadığını düşünüyor. Bu noktayı daha önceki görüşmede de dile getirmişti. GD'da halkın çok küçük bir bölümünün terör örgütüne sempati duyduğunu düşünüyor. Bunu elindeki istihbarat raporlarına dayanarak belirtiyor. Gül'ün istihbarata dönük vurgusu sürekli. Onun iyi çalıştığını ve iyi bir bilgi aktarımı gerçekleştirdiğini her fırsatta belirtiyor.
Terör, kimlik, demokratikleşme
Kürt sorunu bir kimlik sorunu mudur diye sorulduğunda bu konuyu yok saymak veya reddetmek gibi bir yaklaşım içine girmiyor. Sadece konunun münferit olarak tartışılmasını doğru bulmadığını belirtiyor. Cumhurbaşkanının kimlik, ana dilde eğitim gibi konularda dışlayıcı ve yok sayıcı bir tutum içinde olmaması bugüne kadar görülen yaklaşım ve eğilimlerden onu önemli ölçüde ayırıyor. Görüşlerini bu aşamada açmak ve açıklamak istemiyor. Gene de konunun daha geniş bir çerçeve içinde, daha geniş bir zemine oturtularak ele alınması gerektiği konusunda ısrarlı. Herhangi bir olumlu tavır da, dolayısıyla, ortaya koymuyor. Fakat anlayışının kavramları ve önerileri daha baştan yok saymayan bir temele oturduğu belli.
Cumhurbaşkanını dinlerken devletin zirvesinde önemli bir algılama ve değerlendirmenin bulunduğunu, bunun geleceğe dönük olarak, karşısında durduğumuz büyük sorunun aşılmasında çok ciddi bir imkan olarak görülmesi gerektiğini insan fark ediyor.
