Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Genç subayların rahatsızlığı (!)

Türkiye'de bütün darbelerin hazırlayıcısı ve hatta uygulayıcısı olarak genç subaylar gösterilir. Doğrudur.
1912'deki Halaskar Zabitan (Kurtarıcı Subaylar) olayından beri bu böyledir. 27 Mayıs darbesi bu modelin doruk noktasıdır. Yüzbaşılar, binbaşılar darbeyi örgütlemiş, gerçekleştirmiş ve sahiplenmiştir.
Genelkurmay Başkanı tekmelenmiş, generaller 'ihtilalcilerin' karşısında selama geçmek zorunda bırakılmıştır. Benzeri bir girişim de 12 Mart'la biten 9 Mart darbe hazırlığıdır. Arada generaller varsa da işi kotaranlar genç subaylardır.
Böyle olmasına böyledir ama şu 27 Mayıs darbesinin öncesi ve sonrası iyi izlenmelidir. Niye 27 Mayıs oldu ve neden 1950'de 14 Mayıs'ta DP ezici bir çoğunlukla, asker ve devlet bürokrasisinin de kabulüyle işbaşına geldi?
Şu sözü çok edilen ve çok korkulan genç subaylar 1946 sonrasında hem de ateşli bir biçimde DP'yi desteklemeye başlamıştı da ondan. Ordu eskimişti. Kıtaların başınada yaşlı komutanlar vardı. Fevzi Çakmak değişmez Gn. Kur. Başkanı olarak yerinde oturuyordu. Teknoloji ithali yapılmıyordu.
Oysa genç subaylar NATO ve ABD ilişkilerinden yararlanarak yurt dışına gidip gelmeye, eğitim almaya, yeni bilgiler edinmeye başlamıştı. Gelen silahların nasıl kullanılacağını onlar biliyordu. Yeni savunma rejiminin bilgisine onlar sahipti. Hepsinden önemlisi yurt dışında kaldıkları süre içinde demokrasiyle karşılaşmışlardı. Sadece ordunun değil Türkiye'deki zihniyetin kökten değişmesi gerektiğini fark etmişlerdi. Seçim sonuçları gelince de öyle söylendiği gibi İnönü'ye gidip 'istemezseniz iktidarı vermeyiz' demediler. İnönü bile böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylemişti.
Genç subaylar DP'yi desteklediler. Arkasında durdukları partiyle yollarının ayrışması öyle sanıldığı gibi sivil dikta, sivil faşizm (!), şeriatçılık gibi nedenlerden değil, tam tersine DP'nin yeteri kadar yenilikçi, değişimci, dönüşümcü olmaması nedeniyledir.
İlk yıllarda başlayan ordu-sivil yönetim ilişkisinin ayrıntıları hatırlanırsa bunun ne kadar kuvvetli bir iddia olduğu anlaşılır.
Yani, sanıldığının tersine genç subaylar değişime, dönüşüme, demokratikleşmeye kapalı bir kesim değildir. Tam tersine Türkiye'deki siyasal modernleşmenin kurucu bir unsuru olarak ordu ve özellikle genç subaylar tarihsel bakımdan da değişim/dönüşüm yanlısı olmuştur. Hemen belirteyim ki, söz konusu değişimin Türkiye'deki ana/temel anlamı demokratikleşmedir. Demokrasiyi dışlayan bir dönüşüm hele bugünkü dünyada hiçbir şey ifade etmez.
Böyle değerlendirilirse şu sıralar Türkiye'de cereyan eden tartışmaların yönü, yörüngesi bütünüyle değişir. Şimdi Ergenekon adı altında devam eden soruşturmalar ve yargılamalar, ordu etrafında cereyan eden tartışmalar özünde eski anlayışla yeni anlayışın, eski tarz siyasetle yeni tarz siyasetin zıtlaşmasından kaynaklanmaktadır.
Ordunun büyük bölümü yenilikten, değişimden ve demokratikleşmeden yanadır. Bu yenilikçi kanat kendi içindeki eski zihniyeti tasfiye etmektedir. Bu konudaki en çarpıcı karinem bugün yargılanan kesimin yıllar yılı Türkiye yüzünü AB'ye değil Avrasya'ya dönsün şeklindeki iddiasıdır. Ordu ve genç subaylar bunu mu benimseyecekti? Haydi bir grup benimsedi diyelim bütün ordu bunu mu sahiplenecekti?
Türkiye'de yetersiz, eksik, zaman zaman sorunlu bir demokratikleşme var. Ordunun buna kayıtsız kaldığı söylenemez. 1960'lara nazaran çok daha ileri eğitim alan, dünyayla çok daha içli dışlı olan kadroların bütün ulusları ve toplumları çapraz biçimde kesen demokratikleşme dalgasına göz kapaması kadar abes bir şey tahayyül edilemez. Rahatsızsa genç subaylar ancak demokratikleşmenin ve dönüşümün yavaşlığından, yetersizliğinden rahatsız olur.
Tersinden bakınca her şey ne kadar farklı ve kimse bazı kavramların arkasına saklanıp kendi içinden geçeni başkasına mal ederek söylemesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA