Önümüzdeki seçimlerin iki çok büyük kısıtlaması var. Bunların ilki Cumhuriyet tarihinin en ciddi kutuplaşmalarından birisine sahne olması. İkincisi, seçime giden dönemde Türkiye'nin hiçbir ciddi meselesi ciddi bir yaklaşımla tartışılmıyor. Gerçi partiler seçim bildirgelerini yayınladı ve bazı önerilerde bulundu ama gerçekçiliklerinin de inandırıcılıklarının da olmadığı ortaya çıktı. Liderler de bu nedenle olacak mitinglerde o konulara değinmiyor.
Çünkü sol parti eksik...
Bütün bunlardan bağımsız ama bütün bunlarla yakından ilgili çok ciddi bir husus ise, bir süredir değinmeye çalıştığım üzere, Türkiye'de sol bir partinin ve politikanın eksikliğidir.
Sol parti ve politika eksiği derken de Türkiye'de baştan beri devam eden ve kendisine mahsus özelliklere sahip olan 'sosyal demokratik' CHP siyasetini değil gerçek bir sol anlayışı kastediyorum.
Bugüne kadar öyle bir parti yeterince oluşturulamadı. Aslına bakılırsa bugün Türkiye'de ÖDP başta olmak üzere oldukça geniş bir sol siyaset alanı var. Sorun bu alanın bir türlü yoğunlaşamaması, o kesimde çok iyi bilinen bir tabirle söylemek gerekirse, çocukluk hastalıklarının aşılamamasıdır. Eğer bu yapılabilseydi, çoğu insanın en önemli darboğaz sandığı ideolojik kısıtlamalar aşılabilirdi. Nedeni açık: dünyadaki sol birikimin bugünkü neoliberal, Yeni Sağ politikalara yeteri kadar cevabı vardır. Hele konu Türkiye'yse...
Bağımsız adaylar
Önümüzdeki seçimlerde böyle bir şans var. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, özellikle İstanbul'da iki aday, Ufuk Uras ve Baskın Oran, bağımsız sol adaylar olarak seçime giriyor.
Şanslarının ne olduğu, insanların daha ziyade kitle partileri için oy kullandığı, bu adayların AKP karşıtı sol kesimin oylarını böldüğü gibi ilk elde akla gelen ve beylik iddialar öne sürülebilir. Bunların hiçbir geçerliliği yok.
Siyaset başta da sonda da ideolojik bir pozisyondur. Türkiye'de, çok kısa bir dönem dışında, sol 1980 sonrasında iktidar olamadı. Demokratikleşmeden teknolojiye, gelir dağılımından hukuk ve adalete kadar bu eksikliğin yarattığı basıncı görmemek, duymamak olanaksız. Akıl ve vicdan sahibi hiç kimse de, isterse bu kişi sağda olsun, 2007 parlamentosunda Baskın Oran ve Ufuk Söylemez gibi iki ismin bulunması Türkiye'nin büyük yararına değildir diyemez.
Fark ve demokrasi...
Kaldı ki, siyaset, bilhassa demokrasi söz konusuysa, sadece çoğunluk, anlamına gelmez. Tam tersine, siyaset farklılıkların, aykırı düşüncelerin, çeşitliliğin yansıtıldığı oranda demokrasiye yaklaşır. Bu bakımdan siyasetin sadece büyük akslar etrafında yapılması, siyasal davranışın sadece egemen, güçlü partilere oy vermekten müteşekkil olmadığının artık hatırlanması gerekir.
Sağdan sola, soldan sağa anlamsız kaymalara sevinen ve böylece siyasetin demokratlaştığını, normalleştiğini sanan toplumun iki çok önemli sol adayın parlamentodaki bulunmasını da heyecanla karşılaması ve desteklemesi gerekmez mi? Yapılması gereken insanların üstündeki ipoteklerden arınıp akıllarının ve gönüllerinin doğrultusunda oy vermeleridir. Hele kazanacaklar ve kaybedecekler bu kadar belliyken!..