İş dünyası ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 3 yıl aradan sonra net bir iletişim yolu perşembe günü yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı ile açılmış oldu.
Ancak sanıyorum derneğin önde gelen isimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişte yaşananlara tek tek atıfta bulunarak dozu sert bir konuşma yapacağını da beklemiyordu. Netice itibariyle iş dünyasının karşısında seçimlerden güçlenerek çıkan ve akabinde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan bir Erdoğan vardı.
Açıkçası tonu sert olsa da sonunda Erdoğan'ın "eski kavgaları unutalım, zaman tokalaşma zamanı" netliğinde cümlelerinin akılda kaldığı konuşma sonrası ortaya çıkan fotoğrafı Can Paker'in yorumlamasını istedim.
Ne de olsa Paker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yıllardır en yakın isimlerden biri ve aynı zamanda TÜSİAD'ın yönetim kurulunda yer aldığı dönemde Parlamento İşleri Komitesi Başkanı olarak dönemin çok tartışılan 'Demokrasi Raporu'nun da sahiplerinden biri.
Paker hiçbir zaman ayrılmadığını ama aidatları ödemediği için büyük olasılıkla artık üye olmadığı TÜSİAD ile yaşanan gerginliğe; 'Mesele ne TÜSİAD ne de Tayyip Erdoğan'dır. Mesele Turgut Özal'ın başlattığı reformlarla Anadolu'da bir sermayenin ortaya çıkması ve bunun ortaya çıkardığı orta sınıfın AK Parti'yi kendisine parti olarak seçmesi ve onlarla birlikte son 12 yıllık başarıdır' diye bakıyor.
'Size rağmen geldim'
Paker'e göre bu sınıfın karşısında ise 85 yıldır devletin himayesinde büyümüş bir İstanbul sermayesi ve beyaz Türkler var ve şimdi onlar birçok ayrıcalıklarını kaybettiler, en önemlisi de siyasete etki edemiyorlar. Paker şöyle devam ediyor:
"Kimlerin başbakan ya da bakan olacağı artık ellerinde değil. Bu sadece TÜSİAD ile ilgili de değil, tüm İstanbul sermayesi ile ilgili. Perşembe günü gelinen durum şudur: Erdoğan, 'Bakın ben size rağmen buradayım. Şimdi gelin, ayrıcalıklarınızın peşinde koşmaktan vazgeçin. Artık eşit muamele göreceksiniz. Gelin Türkiye için çalışalım. Gerek Gezi, gerek 17 Aralık'ta nerde durduğunuzu biliyorum, ona rağmen geldim, hatta sadece siz değil dış güçler de olabilir, onlara rağmen geldim. Ama artık gelin birlikte Türkiye için çalışalım' demeye getirdi. Zafer kazanmış bir insanın gelin bundan sonra doğru dürüst yaşayalım demesi yani.'
Özetle Can Paker, İstanbul sermayesinin 18 Eylül'deki bu önemli buluşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediklerini içine sindirip kendini değiştirmekten başka seçeneği olmadığı görüşünde.
'Ben tahmin ediyorum TÜSİAD'ın tümü de böyle değil. İçinde pek çok AK Parti çizgisinde olanlar var' diyen Paker'e göre, Türkiye'de ilk defa objektif sosyolojik koşullar değişti. Demokrasi Raporu'nu çıkardıkları dönemde Türkiye'de o sosyolojik koşulların olmadığını ve herkesin TÜSİAD'a hayran olduğunu savunan Paker, "Şimdi ciddi bir Anadolu sermayesi var. Dünyaya daha açık bir Türkiye var. Türkiye yıllar yılı milletin değil, kurumların egemenliğiyle yönetildi ama İstanbul sermayesi de bu kurumlarla işbirliği yaptı, artık kurumların egemenliği bitiyor" diyor.