Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Süleyman Soylu: Toplum korku koridoruna sokuldu

Dün bir grup gazeteci arkadaşımla, Yeni Dijital Dünya Zirvesi için İstanbul'da bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve Bilgi Ekonomisi Derneği Kurucu Başkanı Prof.Dr. Davut Kavranoğlu ile buluştuk.
Tahmin edeceğiniz gibi yeni dijital dünyayı, dijital vatandaş algısını, yeni nesil medyanın son kullanıcılara etkilerini konuşamadık. Herkes gibi Davut Kavranoğlu için de bakan değişimi sürpriz olmuştu. Yeni bakan Fikri Işık ile henüz görüşme fırsatı bulamamıştı.
Ancak bizler için 17 Aralık tarihinden bu yana yaşananlara dair, özellikle de son 24 saatin ardından Süleyman Soylu'nun yorumları merak konusuydu. Biz sorduk, Soylu kendi penceresinden cevapladı.
AK Parti ile Cemaat arasında yaşananlara dair, "Bu bir bilek güreşi mi ve ne zaman biter" şeklindeki soruya, Süleyman Soylu şu cevabı verdi:
"28 Şubat'ı geçirdim. 1980 sonrası siyasetin nasıl değiştiğini gördüm. Hep bir bilek güreşi vardı. Bunu sadece Cemaat olarak da değerlendirmiyorum. 1970'lerde Ecevit ve TÜSİAD arasında, 80 sonrası medya, sermaye ve Turgut Özal arasında, daha sonra askeri bürokrasi ve İstanbul sermayesiyle 28 Şubat dönemi yaşandı. Siyasete yönelik güç azaltma talebi hep vardı. Olağanüstü bir talep değil. Ama kuralları olmalı. Siyaset gücünü milletten alıyor."
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri iki temel ilkeye bağlı olduğunu hatırlatan Soylu, tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız egemenliğe atıfta bulunup, yaşananların zamanlamasına dikkat çekti. Soylu şöyle devam etti:
"Bunlardan tam bağımsızlık ilkesine en yakın olduğumuz zamandayız. Çin'le füze anlaşması yapmaya çalışıyoruz. Dışa bağımlı olduğumuz enerji konusunda alternatif kaynaklar üretiyoruz. Yeni dünyanın merkezi olma yolunda 3'üncü havalimanıyla önemli bir adım atıyoruz. Samsun, Trabzon limanının cıvıl cıvıl olduğu günleri hatırlayın. Bu hatların canlanacağı bir sürece girdik. Suriye meselesinde yardımlarımızı dünya hayranlıkla izliyor."
Süleyman Soylu, birey olarak endişesinin olduğunu ve toplumun bir korku koridoruna sokulduğunu söyledi ve şu noktalara değindi: "Kimin kasedi var, kim dinledi? Herkes bunu konuşuyor. Siyaset çok açıktır. Beğenin beğenmeyin araçları meşrudur. Siyaset kendi istihbaratını, donanımını rakibine karşı hiç kullanmadı. Darbe zamanlarında bile. İlk kez karşılaşıyoruz bu durumla. İnsanlar hukuktan elde ettikleri gücü siyaseti değiştirmek için kullanıyor. Bu yanlıştır. AK Parti'yi çekin sistemden, nasıl bir sistem oluşturulacak? Nasıl devam edecek? Karşılıklı rövanşlarla olabilecek bir şey değil.
Kimseye oh denildiği yok. Dün de aynı şeyi düşünüyordum, bugün de. Tarafsız bir yargı gerek, siyasetle bilek güreşine giren bir yargı değil. Ben vergi veren bir vatandaşım. Tabii ki hiç kimse yanlışı istemez."
Bakan Erdoğan Bayraktar ile istifası sonrası görüşüp görüşmediği ve ne düşündüğü şeklindeki soruya da Süleyman Soylu, "Dün Erdoğan Bey'le görüştüm. Bu görevden alınmasıyla bu konunun tüm suçunun üzerine gelmiş olduğunu düşünüyor" demekle yetindi ve 'Galibiyet ve mağlubiyet siyaset alanının içinde olmalı. Başka enstrümanlar bu alanın içine giriyorsa demokrasi zedelenir. Kimse elindeki gücü siyaseti değiştirmek için devşiremez" diye konuştu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA