Kendimden örnek vereyim, evet tek çocuk doğurduğum için pişmanım. Özellikle son zamanlarda keşke iki çocuğum olsaydı cümlesini daha çok kurmaya başladım. Ancak yoğun iş hayatım, büyük şehirlerde yaşayan ve aile büyüklerinden her istediği vakit yardım alamayan ve bu nedenle bakıcı ya da 'abla' sorunu yaşayan pek çok kimse gibi ben de ikinci çocuğa sahip olmaya çekindim.
Başbakan Erdoğan her 'üç çocuk yapın' dediğinde ise içimden bilinçli, çocuklarına iyi eğitimi vermeye, iyi koşulları sağlamaya çalışan anne-babalar için hiç de kolay değil dedim.
Ancak kişisel görüşüm böyle olsa da geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı 'Nüfus Projeksiyonları, 2013-2075 Araştırması'nın sonuçlarına bakıp, 'Evet, Türkiye'de aileler daha fazla çocuk yapsın diye teşvik etmek durumundayız' sonucuna varmamak elde değil.
TÜİK'e göre, Türkiye nüfusu 2023 yılında 84 milyon seviyelerinde olacak. Nüfusun 2050'ye kadar yavaş artacağı, bu tarihten sonra ise düşüşün başlayacağı ortaya çıktı. Yani giderek yaşlanan ve bu nedenle sorunlar yaşayan Avrupa'nın durumuna ileride Türkiye de düşebilir. Bir taraftan yaşlı nüfus artarken, diğer taraftan çalışan genç nüfusu azalacağı için başta sosyal güvenlik kurumunun bu yükü kaldıramaması gibi pek çok sorunla boğuşmak Türkiye'nin de kaderi olabilir. Ki sanıyorum hiçbirimiz istemeyiz.
O halde Türkiye'de nüfusun planlı bir şekilde artması için çeşitli önlemler almaya, teşvikler vermeye, bu konuda ciddi çalışmalar yapmaya gerek var.
İşte bu nedenle geçen hafta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ar-Ge Başkanı Süleyman Soylu ve Ar-Ge Başkan Yardımcısı Zeynep Karahan Uslu'nun 'Nüfus Politikaları ve Türkiye'nin Geleceği' konulu çalıştay davetine kayıtsız kalamadım.
23 kişi tam 5 saat bir salonda toplandık. Aramızda nüfus konusunda önemli araştırmalar yapmış ve yapmakta olan akademisyenler, nüfus konusuna kafa yoran sivil toplum kuruluşları ve tüm bunları dinleyerek, notlar alarak Başbakan Erdoğan'a sunacak olan milletvekilleri, bakan yardımcıları yer alıyordu. Nüfus ve Kalkınma Grup Başkanı Öznur Çalık ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan toplantıya katkılarını çok önemsedim, çünkü neticede 'doğurması için' bir anlamda baskı gören kadının ihtiyaçlarını, sorunlarını en iyi anlayabilecek ve yansıtabilecek kişiler onlar.
Ar-Ge Başkanlığı, nüfus çalıştayı ile dünyada nüfus konusunda yaptığı hamlelerle iyi örnek olabilecek ülkelere bakmaya çalışıyor, akademisyenlerden yaptığı araştırmaları istiyor, bir taraftan kadın örgütlerinin hem evdeki hem de iş yaşamındaki kadının fiilen yaşadığı sorunlara projektör tutuyor, diğer taraftan da sözü edilen teşvikler konusunda Başbakan Erdoğan'la paylaşmak üzere notlar alıyor.
Son derece faydalı bulduğum bu çalıştayın devamının çeşitli toplantılarla getirilmesini, özellikle kadınlara mikrofon tutulmasını ve ilk hamle olarak iş gücüne bir an önce istediğimiz oranda katılabilmeleri için 'kreş sorunun' hızlı bir şekilde Türkiye'nin tüm bölgelerinde çözülmesi için harekete geçilmesini diliyorum.