Victoria&Albert Müzesi için dünyanın en prestijli tasarım müzesi diyorlar. Müzenin internet sayfasındaki en önemli haberde bir Türk tasarımcının ismi geçiyor: Ece Ege. Kız kardeşi Ayşe Ege ile birlikte yarattıkları Dice Kayek markasının sahibi.
Müze, 3 yıldır önemli bağışçılarından biri olan Suudi Arabistanlı Jameel Ailesi'nin adını taşıyan bir tasarım yarışması düzenliyor. Jameel Prize adını taşıyan yarışmaya dünyanın pek çok ülkesinden 270 tasarımcı ve sanatçı katılmıştı bu yıl ve geçtiğimiz günlerde de kısa listeye seçilen 10 sanatçının eseri açıklandı ve listede Dice Kayek'in İstanbul Contrast adını verdiği koleksiyona ait 3 parça yer aldı.
Bu koleksiyonu 2009 yılında Paris'in görkemli binasıyla en ünlü otellerinden biri olan Ritz Oteli'nin barında düzenlenen özel açılışta görme fırsatım olmuştu. İnanılmaz etkilenmiştim. Koleksiyonu oluşturan parçalar bir kıyafetten öteydi. Her birine baktığınızda İstanbul'un tarihi dokusundan, karakteristik özelliğinden bir kesit gözünüzün önünde canlanıyordu. Dolmabahçe'nin kış bahçesinin camlarındaki motifler, İstanbul Boğazı'nın beyaz güvercinleri, Ayasofya... Son derece etkileyici bir sunum vardı orada ve Fransa'nın en önemli gazete ve dergilerinden gazetecilerle doluydu salon.
İstanbul Contrast 2010'da yine müthiş bir sergiyle bu kez İstanbul Modern'de çıktı karşımıza. Arkasından Amsterdam Müzesi'nde sergilenmeyi başararak yolculuğuna devam etti. Bana göre bir taraftan müthiş bir İstanbul ve Türkiye tanıtımı yapan bu koleksiyon aslında İstanbul'da sürekli olarak bir mekanda sergilenmeyi hak ediyor.
Jameel Prize'a dönecek olursam, 270 aday sanatçı/tasarımcı arasından önce çıkan 10'u belirleyen 5 kişilik jüriye de önemli bir isim başkanlık yapıyor. Dünyaca ünlü Irak asıllı İngiliz mimar Zaha Hadid. Eserler, 11 Aralık 2013-27 Nisan 2014 tarihinde Victoria Victoria&Albert Museum'da sergilenecek.
Yarışmaya katılan eserlerin ortak özelliğine gelince, V&A Müzesi Direktörü Martin Roth katılan eserlerin hepsinin İslam kültür ve geleneklerinden esinlenilmiş modern yorum olduğunu söylemiş. Eserler arasında Arap tipografi ve kaligrafisi de, narin ve keskin minyatür çizimlerle video enselasyonları da varmış.
Dice Kayek'in seçilen tasarımlarında belli ki jüri İslam mimarisini en iyi yansıtan mimari, sanat ve kültürel zenginliği gördü. Ayşe Ege'den öğrendiğime göre 3 parça, Osmanlı giyim kültürünün statü, onur ve güç simgesi olan kaftanın modern yorumu el dokuma lame borakardan oluşan 'Kaftan', Sultanahmet Camisi'nin kubbe mimarisini anımsatan ve tamamen elle katlama tekniği ile pamuk organdiden yapılmış 'Kubbe' ve Ayasofya Camisi'nin iç mimarisinden esinlenilerek üzeri 6 bin 622 adet antik üfleme cam boncuklarla elde işlenmiş beyaz saten düşes ceket 'Ayasofya'dan oluşuyor.
Ece ve Ayşe Ege'nin heyecanına katılmamak mümkün değil. Türkiye'nin tasarımcıları hakikaten de sınırları aştı. Umarım bu yarışmanın da birincisi olmayı başarırlar. Ama çok da önemli değil. Şu anda dünyanın en önemli müzesinin web sayfasında en çok onların adı geçiyor. Daha ne olsun!