ABD Konsolosu Scott Kilner'in Arnavutköy'deki rezidansına geçen hafta sonuna doğru ikinci kez gittim.
İlkinde bir yıl kadar önceydi ve o akşam Kilner beni ABD Başkanı Obama'nın Küresel Kadın Sorunlarından Sorumlu Büyükelçi olarak atadığı Melanne Verveer onuruna verdiği dar kapsamlı bir akşam yemeğine davet etmişti.
Bu kez davet bir şirketin sahibi onuruna veriliyordu. O bakımdan bana çok ilginç geldi. ABD'nin konsolosu evinde bir şirket başkanının onuruna resepsiyon veriyorsa, bu şirket belli ki çok önemliydi ve ABD, Amerikan şirketlerine yeni pazarlar yaratmak için her koldan çalışıyordu.
Şirketin hangisi olduğuna ve sahibi hakkındaki düşüncelerime geçmeden önce bu resepsiyon esnasında içimden geçen düşünceleri sizinle paylaşmak istedim.
Bunca yıldır ekonomi gazeteciliği yapıyorum ama açıkçası Türkiye'nin yurtdışındaki konsoloslarının bu tarz resepsiyonlar, davetler, yemekler verdiğine tanık olmadım.
Evet, tabii ki elçiliklerde, konsolosluklarda pek çok davete katıldım ve diyelim ki bir fuar, bir organizasyon nedeniyle Türk işadamları yurtdışında, genelde Türk elçiliklerinde mutlaka bir davet olur. Ama genelde biz bizi ağırlarız. Yani bulunulan ülkenin önde gelen şirket yöneticilerine falan bir tanıtım olmaz. Kimseyi buralarda göremeyiz. Olmuş olabilir belki ama istisna olacak kadar azdır.
Kaldı ki sadece bir şirket onuruna bir yemek ben açıkçası hiç hatırlamıyorum. Nedense Türkiye'den giden konsoloslar, büyükelçiler için ekonomi gündemlerinde öncelikli değildir. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi üzerine fikir beyan ederler etmesine de bunun için bire bir markaja alıp, önemli şirketleri Türkiye'ye çekmek için çaba sarfetmezler. Belki de bunun kendi görev tanımları içinde olmadığını düşünürler.
Ama bakın işte ABD'nin konsolosu gelmiş İstanbul'da bunu yapıyor. Onur konuğu Leo A Daly III, ABD'nin en büyük 10 mimarlık ve mühendislik şirketi arasında gösterilen Leo A. Daly şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı idi. Konsolos Kilner öylesine övgü dolu cümleler kullandı ki "İçimden bundan daha iyi bir tanıtım olamaz herhalde" diye geçirdim. Tabii bu arada davetlilerin hepsi Türk iş dünyasının önde gelen şirketlerinin en üst düzeydeki yöneticileri ve patronlarıydı.
Leo A Daly, Abu Dhabi, Riyad, Hong Kong, Bejing, Benghazi ve Tripoli gibi inşaat ve mimarinin büyük bir pazar yarattığı ülkeler arasına Türkiye'yi de katmış ve geçtiğimiz yıl ilk ofisini İstanbul'da açmış. Verilmek istenen mesaj, "Biz buradayız, şu gördüğünüz görkemli havalanlarını, gökdelenleri, camileri, kiliseleri biz yaptık. Bizimle çalışın" Arkasında da kapı gibi duran bir ABD devleti var. Daha ne olsun.
Daly yaptığı konuşmada, 1200 mimar ve mühendisten oluşan ekibinin dünyanın çeşitli yerlerinde şu anda 100 proje üzerinde çalıştığını ve şirketinin İngiltere merkezli mimari dergi World Architecture'ın yaptığı bir sıralamaya göre 25 global mimarlık şirketi arasına girdiğini söyledi. Öğrendik ki Türkiye'deki ilk projeleri İzmir Alaçatı'da büyük bir otel kompleksi. Davete katılanlar arasında Rixos Otelleri'nin sahibi Fettah Tamimce'ye rastladım. O gün misafirlere gösterilen Kazakistan ve Libya'daki iki projeyi bana göstererek, "Türkiye'ye yeni geldiler ancak biz Leo Daly ile çalışıyoruz, bu projelerin müteahhiti bizdik" dedi.
Umuyorum bizim konsoloslarımız da Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin başkanları onuruna resepsiyon vermeye, daha da önemlisi bu resepsiyonlara bulundukları ülkenin önde gelen şirketlerinin yöneticilerini gelmeye ikna etmeye başlarlar.