Geçen hafta Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol'u, Sabancı Üniversitesi ve Akbank'ın düzenlediği bir konferansta dinledim ve çizdiği yakın dönem senaryo ile ciddi karamsarlığa kapıldım. Birol kısaca dünyanın küresel ısınmayla ilgili mücadeleyi kaybetmek üzere olduğunu ve 2017 yılına kadar ciddi önlemler alınmazsa sonuçların felaket olacağını anlattı.
Diyeceğim şu ki Anadolu Endüstri Holding tarafından Sinop Gerze'de yapılması kesinleşen termik santrale, bir çevre dostu ve aktivisti olarak bu pencereden bakıyorum.
Holdingin direksiyonundaki Tuncay Özilhan'a içinin rahat olup olmadığını sormuş ve geçen hafta da yazmıştım.
Şimdi söz sırası, 30 binin üzerinde imza toplayarak "Bu santralı istemiyorum" diyen Sinop Gerze halkına destek olan Greenpeace'de. "Kömürle çalışan çevre dostu santral yoktur" diyerek Özilhan'a tepki gösteriyorlar. Greenpeace yetkilileri özetle şu noktalara parmak basıyor:
"Özilhan yapacağı santralı Sugözü ile kıyaslıyor. Sugözü hali hazırda çevresel zarar veriyor. Çukurova Üniversitesi bulgularına göre bu zararlar öyle hafife alınacak zarar da değil. Kömürlü santraller, deniz suyu ile soğutuluyor ve bu su denize geri veriliyor. Telef olan balık sayısı, balıkçıların ve deniz ekosisteminin zararına.
Santralde saat başı 450 ton kömür yakılıyor ve her saat 62 ton kül ortaya çıkıyor. Küller tarım arazilerinin üzerine esiyor. Santral tam kapasite ile çalıştığında, günde 6.34 ton sülfür açığa çıkıyor.
Türkiye'de 50 kömürlü termik santral planı var. Bu 50 santral yapılırsa, Türkiye'nin karbon emisyonları yüzde 50 artacak."
Yeşil Gerze Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Ferhat Hançer ise Gerze halkının ne pahasına olursa olsun bu santrale karşı duracağını yazmış bana.
Şahsen hiçbir projenin, girişimin halka karşı direnerek başarıya ulaşacağını sanmıyorum. Tuncay Özilhan, bana en küçük tereddüdü olsa vazgeçeceğini söylemişti ve "Yeni yapılanları gittim gördüm.
Etrafında domates bahçeleri var. Bacasından su buharı çıkıyor. Bir zararı olacağına inansam, dünyanın hazinesini verseler, vız gelir tırıs geçer, asla yapmam ama eminim ve ayrıca Türkiye'nin enerji ihtiyacı var" demişti.
Peki ya yenilenebilir enerji? Neden Tuncay Özilhan ve diğer sanayiciler enerji yatırımlarına girişirken önceliklerini buna vermediler?
Greenpeace yetkilileri bu konuda yaptıkları araştırmalarla ilgili şu noktalara dikkat çekiyor:
"Yenilenebilir enerjilerin aynı zamanda da ekonomik olduğunu göstermek istiyoruz. Zaten mevcut finansal kriz ortamında büyük ve riskli yatırımlar yerine küçük ve az riskli yatırımlar kredi alabilecek. Bu da yenilenebilir enerji yatırımlarını işaret ediyor. Yatırımcıdan gelecek baskı, yasaları değiştirmede önemli rol oynayacak. Kimse bu fırsatı kaçırmak isteyemez, zaten Türkiye'de 2012 sonrası artan karbon emisyonları nedeniyle cezalar da ödemeye başlayacak.
Özilhan'ın bu yatırımı temiz enerjiye çevirmesi hem geri kalan 49 santrale örnek oluşturması hem de enerji devriminde önemli bir kapıyı açması açısından anahtar bir rol oynayacak.
Sabancı Üniversitesi, TÜBİTAK, TAI, İTÜ ve İstanbul Ulaşım A.Ş.'nin 2.5 yıldır gizli yürütülen bir proje ile yerli rüzgâr türbini üretimi konusunda çalışma yaptığı ve 0.5 MW'lik türbinin çalıştırmaya hazır olduğu belirtildi.
Bu Cumhuriyet tarihinin en büyük Ar-Ge projelerinden biri ve 2023 yılına kadar 20 bin MW enerjinin rüzgârdan elde edilmesi planlanıyor."