Carlos Ghosn'u, iflasın eşiğindeki Japon Nissan'ı yeniden ayağa kaldırdığı günlerden beri izliyorum. Aslen Lübnanlı. Brezilya doğumlu ve uzun yıllar Japonya'da çalıştı. Sonra Renault ve Nissan 'ittifakı' olduğunda akla ilk onun ismi geldi. Şu an Renault Grup Başkanı koltuğunda oturuyor ve 'Herkes için elektrik motorlu araç' gibi iddialı söylemini 4 milyar euroluk bir yatırımın ardından, süratle hayata geçiriyor.
Renault, 2009'da dört farklı elektrik motorlu konsept modelini gösterdi ve bu araçları geniş kitlelere sunacağını söyledi.
Öyle ki telaffuz edilen rakam 2015 yılı için 1.5 milyon! Otomobil sahibi olabilmenin demokratikleşebilmesi için en önemli unsur fiyatı. İşte Carlos Ghosn, 2012'de Twizy adında yepyeni bir elektrikli otoyu tüketiciye sunmaya hazırlanıyor. Üstelik fiyatı da sadece
7 bin euro!
Bu yazıya her ne kadar şimdiden efsane haline gelen Carlos Ghosn ile başladıysam da aslında anlatmak istediğim bu planın bir parçası olan Fluence.
Dün İstanbul sokaklarında elektrikli otomobille dolaştım. Yanımdaki koltukta Elektrikli Araç Proje Sorumlusu Ümit Çevik ve arka koltukta da Renault Genel Müdürü İbrahim Aybar oturdu.
Karbon ayak izine takmış bir gazeteci olarak, Türkiye'de ilk kez bir elektrikli otomobilin üretilmeye başlanmasından dolayı aldığım keyfi size anlatamam.
Dünyanın sanki en sessiz otomobilindeydim.
Gaza bastıkça dışarıya egzoz dumanı çıkartmıyordu. Üstelik müthiş atak ve konforluydu.
Ekonomi yapmak isteyen, benzin fiyatlarının geldiği nokta yüzünden otomobiline oturmak dahi istemeyen herkes için bugün olmasa bile yarın elektrikli otomobiller en iyi alternatif. Düşünsenize bu otomobil, İstanbul Ankara arasını yani 500 kilometreyi sadece 10 liralık elektrik harcayarak alıyor.
Bundan müthiş ekonomi olabilir mi? Üstelik de çevreyi hiçbir şekilde kirletmiyorsunuz.
Atmosfere zararlı hiçbir gaz salmıyorsunuz.
Peki Renault bu otomobili 2012'nin Nisan ayında tüketiciye sunacağını ancak önceliği kamuya verdiklerini duyurmasına rağmen beklediği siparişi aldı mı?
Ben aslında en çok Çevre Bakanlığı'nın bu otomobile karşı reaksiyonunu merak ediyordum.
Ancak İbrahim Aybar, 'Henüz sipariş vermediler' deyince şaşırdım. Elektrikli otomobilin en çok onlara yakışacağını düşünmüştüm oysa. Neyse ki tam da tahmin ettiğim gibi Nihat Ergün'ün direksiyonundaki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, elektrikli otomobil siparişinde öncü olmuş.
Aynı şekilde belediyelerle ilgili soruma aldığım cevap da büyük hayal kırıklığı. Gaziantep Belediyesi büyük ilgi göstermiş. Gaziantep belediye başkanının şehrin gelişmesi için yaptıklarını en son Zeugma Müzesi ziyareti sırasında yakından gören biri olarak hiç şaşırmadım tabii. Bursa, İzmir ve İstanbul belediyelerinin elektrikli otomobile duyarsız kalmalarını, önce bekleyip sonra harekete geçecek olmalarını doğrusu anlamıyorum. Ne de olsa Türkiye'de 'çevreciyim' söylemi çokça tüketilen bir slogana dönüştü ama özünde kim gerçek çevreci işte onu uygulamada neler yaptıklarıyla göreceğiz galiba.
Bu arada İbrahim Aybar'dan Türkiye'nin ilk 'Çevre Bakanı' Ali Talip Özdemir'in otomobili test ettikten hemen sonra sipariş verdiğini ve şu anda plakalanmasını beklediğini öğreniyorum.
Otomobilde ÖTV yüzde 3. Fiyatı da yaklaşık 50 bin liradan başlıyor. Bakalım Türkiye'de elektrikli otomobille ilgili gelişmeler hangi hızda seyir edecek? Renault önümüzdeki yıl 30 bin adet üretim yapacak ve bunun bir kısmını ihraç edecek. İlk şarj ünitesini İstinye'de kurmuş ancak 1000 euroluk bir yatırımla isteyen herkesin şarj istasyonu kurmak için girişimci olabileceğini söylüyor Aybar.
Ümit Çevik daha da ileri gidiyor ve 'Aslında Türkiye'de elektrikli motor üretimi de o kadar zor değil. Yeni bir iş kolu doğuyor. Girişimciler harekete geçmeli' diyor. Son bir not da otomobilin performansı ile ilgili. Fluence, 0'dan 50 km'ye 4 saniyede ulaşıyor. Aybar araca öylesine güveniyor ki, 'İlk kalkışta Maserati ya da Ferrari'yi geçer bu otomobil ama amacımız yarışmak değil' diyor.
