Bazen bir arpa boyu yol almak insanın yüreğini ısıtıyor.
Dün işte böyle oldu. Kocasından yediği dayaklarla yüzü gözü mor içindeki Ayşe Paşalı'yı ve onunla aynı fotoğraf karesine girmeyi başaran katil kocasını hatırlıyorsunuzdur.
Paşalı'nın ömrü o fotoğraf karesinden hemen sonra büyük şiddet gördüğü kocasının bıçak darbeleriyle son bulmuştu.
Türkiye'de kadına karşı şiddet sanki son yıllarda ülkenin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her bölgede artış gösteriyor ve çoğu zaman devletin koruyamadığı kadınlarımızı kaybediyoruz.
Niye? Çünkü şiddet uygulayan erkeklere gereken ceza verilmiyordu, bir şekilde bu cezalardan yırtan erkekler topluma kötü örnek olup duruyordu.
Ama dün işte ilk defa bu olmadı! Ayşe Paşalı'nın katil kocasına mahkemeden ağır müebbet hapis cezası çıktı ve bu karar sivil toplum kuruluşlarının (STK) bir toplumun ilerlemesinde ne kadar önemli bir rol üstlendiğini de bizlere gösteriverdi.
Çünkü evet, kadına karşı uygulanan şiddet konusunda ülkede son yıllarda pek çok sivil toplum örgütünün ciddi çalışması oldu.
Kadına yönelik şiddet, kadınların ve kız çocuklarının insan hakları başta olmak üzere Türkiye'de pek çok dernek, vakıf, kurum ciddi çalışmalar yapıyordu ama ne yazık ki bugüne kadar böylesi önemli bir sonuç elde edilememişti.
Kimbilir belki Paşalı, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin sembolü haline geldiği için çok daha fazla dikkat çekti.
Paşalı için bu karar ne yazık ki çok geç bir karar, önemli olan onu yaşarken koruyabilmeyi başarmaktı tabii.
Dilerim bu karar Türkiye'de kadına karşı şiddeti görünür oranlarda azaltır.