Meslek hayatımın en anlamlı ödülünü 2001 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden almıştım.
Haberim de yoktu, çünkü başvurmamıştım. "Değişim isteyen ama değişmeyen başkanlar" sloganıyla birkaç gün süren bir haber hazırlamış ve her fırsatta siyasette değişim isteyen ama kendi koltuğunu bir türlü bırakmayan sivil toplum örgütlerinin başkanlarını deşifre etmiştim. Cemiyet de bu çalışmaya "Yılın Gazetecisi" ödülünü layık görmüştü.
Narin'in başkanlığı
İşte önceki gün 38 yıldır Tekstil İşverenleri Sendikası'na başkanlık yapan ve yeniden seçilerek 2013'te başkanlığı bırakacağını açıklayan Halit Narin'in söylediklerini okuyunca bu çalışmam aklıma geldi.
Önce izin verirseniz 9 yıl önce büyük ses getiren ve bu dizinin arkasından istifasını dahi açıklayan örgüt başkanlarının olduğu "Değişim İsteyen ama Değişmeyen Başkanlar" ile ilgili bir iki cümle edeyim.
Koltuk vazgeçilmez ki
Koltuk öylesine vazgeçilmez ki her fırsatta siyasileri değişmedikleri için eleştiren sendika, oda, dernek başkanları söz konusu kendi koltukları olduğunda sus pus oldu bu memlekette. Rekor bugüne kadar 90'ı deviren Nejat Basmacı'daydı. O günlerde İstanbul Ticaret Borsası'nı 43 yıldır yönettiği için eleştirmiştim.
Gel gör ki o yazının üstüne Basmacı birkaç kez daha başkan seçilmekte hiçbir sakınca görmedi. O yıl için konuşuyorum. Kadir Sever, Türkiye Müteahhitler Birliği'ni tam 11 yıldır yönetiyordu. Halit Narin, dile kolay tam 30 yıldır aynı koltuktaydı. Atalay Şahinoğlu'nun İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanlığı 8'inci yılındaydı. Daha önce de İTO'yu tam dört yıl yönetim kurulu başkanı olarak yönetmişti.
Şahinoğlu da her fırsatta değişimden bahsediyor, "Kabuk kırılmadan doğum gerçekleşmez.
Kızılay'dan başlayan değişim rüzgarı, Beşiktaş Kulübü ve Cumhurbaşkanlığı ile devam etti. Değişim rüzgarı kuvvetli" diyordu ama koltuğu bırakmıyordu.
İTO'nun o dönem yönetim kurulu başkanı Mehmet Yıldırım'dı ve 8 yıl yönettiği odayı yönetmeye devam etmek istiyordu ve 10 yılı dolduran yönetmelik gereği seçilmediğinden, bir sonraki seçimlerde "bu sınırlama kaldırıldı" demiş ve koltuğunu korumayı başarmıştı.
Başbakan Ecevit için, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dava açacak, 'huzurla evinde oturması gereken adama zorla başbakanlık yaptırıyorsunuz' diye. Bırakın gitsin, evinde karı-koca kahve içsinler. Bu düzen değişmeli" cümlelerinin sahibi olmasına rağmen Yıldırım'ı da koltuğu bırakmayışıyla listeye almıştım.
Sinirlenenler!
Benim listeme girdiği için bana en çok kızan kuşkusuz Saffet Ulusoy olmuştu. Hatta o zaman ki patronuma da beni şikâyet etmişti. Ama listeme girmeyecek gibi değildi hali. 27 yıllık Uluslararası Nakliyeciler Deneği'ne tam 22 yıl başkanlık yapmış ve koltuğu bırakmamak için çok çaba sarfetmişti. İlk kez karşısına güçlü bir aday çıktığında ise çok sinirlenmişti.
Sonra Fuat Miras vardı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 20 yıl yönetim kurulunda yer almış, son 6 yıl da başkanlığını yapmıştı. Tabandan değişim talepleri gelmiş ama Miras oralı olmamıştı. O dönem arkadaşları tarafından koltuktan indirilmiş ve istemeyerek koltuğu Rıfat Hisarcıklıoğlu'na bırakmıştı.
Şimdi düşünüyorum da Rifat Hisarcıklıoğlu'nun da başkanlığı oldukça eskimiş!
Listeye uzayıp gidiyor. Cengiz Kaptanoğlu o dönemde Deniz Ticaret Odası'nı tam 12 yıldır yönetiyor, Salim Uslu 7 yıldır Hak-İş Konfederasyonu'nun başkanlığını yürütüyor, Refik Baydur 12 yıldır TİSK'e başkanlık ediyor, adı yolsuzlukla en çok anılmasına rağmen Derviş Günday 7 yıldır TESK Başkanı ve Türkiye Şoförler Federasyonu Başkanlığı koltuğunda oturuyordu. Unutanlar olabilir, Bayram Meral de Türkİş'in 1992'den itibaren başkanı idi, ben yazıyı yazdığım gün.