Vehbi Koç Ödülü'nü almasaydı, bilime adanmış yıllarına, dünyanın verdiği büyük değere rağmen bilmiyorum bizler Prof. Dr Turgay Dalkara'yı nasıl tanıyacaktık.
Büyük ihtimalle merceğimize takılmayacaktı. Ne de olsa gündemimiz müthiş yoğun ve önceliklerimiz farklı. Önceki akşam İş Kuleleri'nin toplantı salonunda, Turgay Dalkara'nın bilime adanmış hayat hikayesini dinleyen kalabalığın eminim gözleri dolmuştur.
Dünya yakından izliyor
İnanılmaz mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu yaptığı kısa ama özlü konuşmadan anladığımız Dalkara, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü Müdürü. Bilimsel çalışmaları sayısız kez dünyanın saygın bilim dergilerine konu olmuş. Damar sertliğine getirdiği çözümleri dünya bilim basını öve öve bitirememiş.
Vehbi Koç Vakfı güzel bir film hazırlamış. O filmde Dalkara'nın Ankara'da kurduğu laboratuardaki genç bilim insanlarıyla söyleşiler yer alıyor. Hepsi de en büyük hayallerinin gerçekleştiğini söylüyor. Peki hayalleri neydi diyeceksiniz? Dalkara'nın kimbilir hangi güçlükleri aşarak kurduğu böyle bir laboratuarda bilim için çalışmak.
Dalkara, Harvard Tıp Fakültesi Massachussets General Hospital Nöroloji Bölümü'nde beyin üzerine araştırmalara katılıyormuş. Halen nörolojide misafir profesör ve farmakolog olarak da çalışmaya devam ediyor.
O akşam, Profesör Dalkara, Vehbi Koç Vakfı Başkanı Semahat Arsel'in elinden ödülünü aldıktan sonra, hayatının dönüm noktalarından birini anlatırken, Türkiye ve gelişmiş ülkeler arasındaki görüş farklılığını da özetler gibiydi.
Dalkara, Harvard'a davet edildiği zaman bölüm başkanıyla proje konuşmaya gitmiş. Sanmış ki, Harvard'taki projelere kendisi dahil olacak. Oysa ki bölüm başkanı ona, "Hangi projeleri yapmak istiyorsun" diye sormuş.
Önce şaşırmış. Sonra kendini toparlamış, projelerini söylemiş. Bölüm başkanı projesi için nelere ihtiyacı olduğunu sormuş. Türkiye'nin olmayan bilim bütçelerinin içinden gelen biri olarak Dalkara, limitlerinin ne olduğunu sormuş ve aldığı cevap onu serseme çevirmiş. "Sky is your limit! Yani gökyüzü limitiniz."
Tartışmasız Türkiye'nin en büyük müteşebbisi ve yardımsever insanı Vehbi Koç'u, ailesinin böylesi güzel bir ödülle anması takdire şayan.
En azından herkesi düşünmeye sevk ediyor. Ödül için toplanan komite her yıl eğitime, sağlığa ve kültüre katkı yapmış müstesna insanları bir bir çıkarıyor.
Prof. Turgay Dalkara, Türkiye'deki genç bilim insanlarının çoğunun aynı zamanda annelik gibi kutsal bir görevi de yerine getirdiğini söylerkenki içtenliği ve onlara olan güvenini alkışlıyorum.
Bu tereddüt niye?
Umuyorum Dalkara'nın törende önemle vurguladığı iki konu, pür dikkat en önden konuşmayı dinleyen başta Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Suna Kıraç'ın rahatsızlığı nedeniyle zaten bilime büyük katkı yapmaya başlayan İnan Kıraç ve 1990 yılında Dalkara'yı bir ödüle layık gören Eczacıbaşı Holding Başkanı Bülent Eczacıbaşı gibi önemli işadamları tarafından o akşam kaydedilmiştir.
Dalkara özetle dedi ki, Türkiye'nin elinde sağlığa hizmet etmek isteyen insanlar var. Ama iki nokta endişelendiriyor. Bilime destek konusunda hâlâ tereddütlüyüz ve bilimin nasıl destekleneceği yönünde yeterli deneyimimiz yok. Eğer bu iki zorluk başarıyla aşılırsa, çok uzak olmayan bir gelecekte Türkiye dünyada bilime çok önemli katkılar yapacak.