Nihat Gökyiğit, 'Yeni belgeseli ilk GAP'ta izleyelim' dediği için gitmiştik Urfa'ya geçen hafta. Bir önceki yazımda Nihat Gökyiğit ve Ali Koç'un desteğiyle Tema adına hazırlanan 'Mezopotamya'nın Büyük Düşü GAP'tan söz etmiştim.
Maddi kaynakları yeterli olmadığı için pek çok fakülte binasının tamamlanmadığı Harran Üniversitesi'nin geçiçi toplantı salonuna dönüştürülen yemekhanesinde belgeseli izlerken, bir ara göz yaşlarıma hakim olamadım.
Genç, güzel bir kadındı konuşan. Sabahtan akşama kadar pamuk tarlasında çalışıyor ve hayata bakacağı başka bir penceresi olmadığından, kendini kendi içinde hapis hissediyordu herhalde. Şu sözleri içimi acıttı: Özgürce bir hayatım, hoş bir yaşantım olsun istiyorum. Sabahtan, yatıncaya kadar iş, iş, iş! Üstelik karşılığı olan para onun eline dahi geçmiyordu.
Bir de çocuklar... Pamuk tarlasından başka bir şey görmeyen çocuklar. 'Okumak istiyorum' diyordu bir tanesi, onca yokluğa rağmen yüzü yine de gülümsüyordu. Ne kadar doğruydu. Güney Doğu'da aşırı su isteyen pamuk ekimi inadıyla toprağın suya ve dolayısıyla da tuza boğulduğu Harran'da toprak ve suyla birlikte en büyük acıyı kadınlar ve çocuklar çekiyordu!
Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Mutlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zuhal Karahan Kara ve üniversitenin burada adını geçiremediğim akademisyenleri gerçekten bölge doğru yolda kalkınsın diye müthiş bir uğraş veriyor. Onları desteklemek, projelerine sponsor olmak, fakültelerin hayata geçmesi için ne zamandır bütçeden pay bekleyen bina inşaatlarına katkıda bulunmak özellikle o bölgeden yetişip büyüyen işadamlarının en büyük görevi olmalı.
Bu vesileyle 15'inci yılını dün akşam düzenlediği bir davetle kutlayan TEMA'ya nice başarılı yıllar dilerim.