Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Aytaç Yalman'ın açıklamalarını değerlendirdi ve 2003'te 1. Ordu'da yapılan Plan Semineri'nin ses kayıtlarından daha önce haberi olduğunu söyledi. Bir anlamda, Aytaç Yalman'ı teyit etti. (Yalman, ses kayıtlarının varlığını Hilmi Özkök'ten öğrendiğini belirtmişti.) Özkök, ses kayıtlarının neden üzerine gitmediğini ise, bence hiç inandırıcı olmayan bir biçimde açıkladı: "Bana bilmediğim kişilerce bir CD gönderildi. Ses kaydı var. Bunun meşru olması için mahkeme kararıyla dinleme yapılabilir. Ama gayrimeşru ise onunla ilgili işlem yapamazsınız."
O ses kayıtlarının bir darbe hazırlığını çağrıştırdığı, sıkıyönetimden, Milli Mutabakat Hükümeti'nin kurulmasından, ismen bazı belediye başkanlarının tutuklanmasından, yeni cezaevlerinin açılmasından bahsettiğini biliyoruz. Bu yüzden "Mahkeme kararıyla dinlensin" demek anlamsız. Çünkü Çetin Doğan, bütün konuşmaları kendisinin kayda aldırdığını kabul ediyor. Seminere katılan askerlerin açıklamalarının power pointler üzerinden yapıldığı da CD'de görünüyor.
Hilmi Özkök'ün askerin hükümete karşı tepkili olduğu bir dönemde demokrasiyi muhafaza etmek için gayret sarf ettiği herkesin malumu. Ama "Mahkeme kararıyla dinleme yapılmadı. Bu yüzden üzerine gidemedim" demesine bir anlam veremedim. Keşke, "O günkü gücüm darbecileri cezalandırmaya yetmiyordu" diye itiraf etseydi. Siyasi iktidarın da buna gücü yoktu.
Lâkin o tarihte bir soruşturma açılsaydı, Çetin Doğan bizzat kayda aldırdığını söylediğine göre, gerçek kolayca ortaya çıkacaktı. Belki de, sadece elebaşıların aldığı hafif cezalarla konu kapanacaktı.