Türkiye kaygılarında haklı.
1) Ya Suriye sözünü tutmazsa? O takdirde kuvvet kullanma seçeneği masada mı? Henüz bu konuda kesin bir karar yok.
2) Kimyasal stokları imha edilince, Esad'ın konvansiyonel silâhlarla katliamı sürdürmesi meşru hale mi geliyor?
Esad'ın eli güçleniyor mu?
Türkiye, endişelerinde ve itirazlarında haklı ama diplomaside, haklı olmak yetmiyor. Daha kötü sonuçlara yol açmamak için uzlaşma arayışı ağır basıyor. Irak ve Libya tecrübesi, diktatörün devrilmesiyle huzur ve güvenin gelmediğini gösterdi. Afganistan-
Pakistan tecrübesiyle, radikal dini grupların terör potansiyeli ortaya çıktı. El Kaide ilişkili El Nusra'nın muhalif cephede yer alması, onların medyaya yansıyan gayri insani icraatı, Esad gitse bile rejimin devam edeceği inancını pekiştirdi. "Allahuekber" diyerek yakaladıkları esirleri kurşuna dizen, hatta "Köpek Esad'ın askerlerinin ciğerini ve kalbini yiyeceğime ant içmiştim" sözleriyle tutuklu askerin kalbini yiyen El Nusra üyeleri, hiç güven telkin etmiyor.
Dünya, bu işten en az zararla sıyrılmaya çalışıyor. Ama Türkiye daha şimdiden çok zarar gördü. Fazla angaje bir tavır benimsedi; bu yüzden taraflar üzerindeki tesiri azaldı.
500 bin Suriyeli (sadece 200 bini kamplarda) ülkemizde.
Dünyada El Nusra'ya kucak açan bir Türkiye imajı yaratılıp, zihinlerde soru işaretleri doğmasına sebebiyet vermemiz de işin cabası.