Hâlâ, Mısır'daki askeri müdahaleye "darbe" demeye yanaşmayanlar var.
Milyonlarca kişi, Mursi'nin gitmesini istediğine göre, bu nasıl darbeymiş!!!
Türkiye tarihinden örnek vereyim:
1960'ta, 27 Mayıs'ı da milyonlarca kişi sevinçle karşıladı.
Unutmayalım, 27 Mayıs'ı 20 yıl süreyle bayram olarak kutladık.
1961 Anayasası'nın başlangıç bölümüne de
"Meşruiyetini kaybeden iktidara karşı direnme hakkını kullanan Türk milleti" diye yazdılar.
Demokrat Parti ve CHP arasındaki derin kutuplaşma milleti bölmüştü.
İnönü'nün sert muhalefeti, Demokrat Parti'nin attığı bazı antidemokratik adımlar, öfke dozunu artırdı. Ve nihayet nisan ayında (1960) Tahkikat Komisyonu kuruldu.
1924 Anayasası'na uygun görülse bile, bir siyasi partiyi hedef alan Soruşturma Komisyonu, demokrasinin ruhuna ve hukukun genel ilkelerine aykırıydı. Birçok aydın ve bürokrat, 1957'den itibaren Demokrat Parti'den kopmaya başlamıştı. Tahkikat Komisyonu'na tepki olarak, üniversite gençliği sokağa döküldü.
Polisle birbirlerine girdiler. O günlerde, İnönü kürsüden çok talihsiz bir söz sarf etti: "Şartlar tamam olunca ihtilâl meşru olur."
Seçimlere daha bir yıl vardı.
Ama fısıltı gazetesi, derinden derine Demokrat Parti'nin seçim yapmayacağını, Menderes'in diktatör olduğunu yayıyordu.
27 Mayıs darbesi gerçekleşince, CHP'liler zil takıp oynadı. Pek çoğu askere, DP'lilerin oturduğu evleri göstermek suretiyle tutuklanmalarını sağladı.
27 Mayıs'a da "Devrim" dediler... Ama zaman geçtikçe, "Devrim" diyenlerin sayısı azaldıkça azaldı. Darbenin, ülkemizi uzun yıllar sürecek bir askeri vesayetin kıskacına soktuğu anlaşıldı. 27 Mayıs darbesini alkışlayanlar sonradan utandı; özeleştiri yaptılar.
Halk, Tahrir Meydanı'nı doldurdu diye "Mısır'da darbe değil devrim oldu" diyenlere, Türkiye'de bizim yaşadıklarımızı hatırlatmak istedim. Maalesef Mısır, 1960 Türkiye'sine benziyor.
Önünde hayli sancılı seneler var. Biz paçayı daha yeni kurtardık.
Darısı Mısır'ın başına.