Abdullah Öcalan'ın İmralı görüşmesinin tutanaklarını okudum (Milliyet / 28 Şubat 2013). Başbakan Tayyip Erdoğan'la birçok konuda paralel düşündüğü görülüyor.
Meselâ, MHP ve CHP için sözleri: "Bu iki parti katı, laik bir mezheptir... Faşist CHP olduğu gibi duruyor.
CHP ve MHP ulusalcılığı, Hitler milliyetçiliğinin aynısıdır."
Ayrıca Öcalan, Başkanlık sistemine de sıcak bakıyor: "Biz Tayyip Bey'in Başkanlığı'nı destekleriz. AKP ile Başkanlık ittifakına girebiliriz." İslâmi referans kullanıyor; Hz.
Muhammed'in "Arab'ın Aceme üstünlüğü yoktur" sözlerini hatırlatarak, milliyetçiliği o da mahkûm ediyor. "Kürtler dindardır" diyor. İlk dönemlerde namaz kıldığını ve 33 sûre ezberlediğini belirtiyor.
Bunun yanı sıra, Necip Fazıl Kısakürek'e sempati duyduğu da ortaya çıktı. 1969'da Kısakürek'in gizli bir toplantısına katılmış.
Aynı AK Parti gibi, Öcalan da, yargının MİT'e karşı darbe yaptığını ileri sürüyor: "7 Şubat MİT darbesi...
Ben bu darbeyi sezdim.
Cezaevi Müdürü'ne, 'Hakan Fidan'ı yalnız bırakmamak gerekir' dedim. Sözlü yazılı iletişime geçtim; 5 ay sonra tekrar kanal açıldı; diyalog başladı.
MİT'i düşürselerdi, Türkiye'de tüm kaleler düşmüş olacaktı.
Hakan Fidan'dan sonra sıra Başbakan'a gelecekti. Barış sürecini canlandırdım. Çünkü darbeyi engelleme sorumluluğunu taşıyordum" şeklinde konuşuyor. (Öcalan'ın bu muhakemesine göre, barış sürecini Cemaat'in organize ettiği (!) yargı darbesine (!) borçluyuz.) Öcalan, "MİT darbesinin" arkasında Cemaat var: "Eskiden Florida Kontrgerilla'nın merkeziydi.
Yeni merkez Utah (Cemaat'in çok sayıda okulunun bulunduğu bir eyalet)." Öcalan, kendisinin tutuklanmasıyla birlikte Gülen'in de ABD'ye gittiğini söylüyor. Bu sözleriyle, Gülen'in ABD güdümünde olduğunu vurguluyor ve Hocaefendi'yi kontrgerillanın adamı gibi gösteriyor.
Tehdit taşıyan cümleleri de mevcut: "Barış olmazsa, 50 bin kişiyle halk savaşı çıkacak.
Ölen ölecek, ben karışmıyorum.
Yalnız herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağınız, ne de eskisi gibi savaşacağız. ...Akamete uğramaması lâzım.
Uğrarsa, tırnak kesilirse felâket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık halinde, orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos olur. Hepimizin hayatı söz konusu..."