Demokrasiye İnce Ayar (28 Şubat Arşivi) isimli kitabım Doğan Kitap'tan çıktı. Birçok çarpıcı gazete manşetini ihtiva eden bu kitap, arşiv değerinde.
Kitapta, Milli İstihbarat Teşkilâtı'nın (MİT) 28 Şubat'taki rolü üzerinde de durdum. Brifinglere katılan yüksek yargı mensupları ya da ajitasyon yaratmak amacıyla manşet atan gazeteler, askerin müttefiki gibi görülürken, nedense, MİT bu işten sıyırıverdi. Kitapta MİT'in, brifingleri ve tavsiyeleriyle ilgili geniş bir bölüm bulacaksınız.
Önce, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, irtica tehdidi konusunda bilgilendirildi. Eylül 1996'da bu brifingi Demirel'e MİT verdi. 17 Ocak 1997'de Genelkurmay'da Demirel'e ikinci brifing verildi. 1 Şubat 1997'de, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Erbakan ile görüştü. Erbakan'ın konuşmalarını doğrudan Çankaya'ya rapor halinde gönderdi. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Erbakan'ın ifadelerini değerlendiren bir not kaleme aldı ve Refah Partisi'nin kapatılabileceği hususuna dikkat çekti. 21 Şubat'ta MİT, Demirel'e yeni bir brifing verdi. Bütün bu brifingler, Milli Görüş'ü ve Refah Partisi'ni hedef alıyordu. Nihayet, MİT, "İrticai faaliyetlerin önlenmesine dair tedbirler" isimli 25 Şubat 1997 tarihli bir rapor yazdı. Rapor, 28 Şubat'taki Milli Güvenlik Kurulu'na sunmak üzere hazırlamıştı. MİT'in irticai faaliyetlerin önlenmesi için verdiği tavsiyelerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMK) değiştirilerek, bilgisayarlar suç araştırmasında kullanılmalı; ses bantları ve bilgisayar kayıtları delil olabilmeli; özel cihazla uzaktan ev ve işyeri gibi mahaller dinlenebilmeli; polise gizli araştırma ve adam takibi yetkisi verilmeli.
Siyasi Partiler Kanunu değiştirilerek, milletvekilleri, belediye ya da il başkanlarının eylemlerinde, ülkenin bütünlüğüne ya da laik cumhuriyete aykırı bir durum varsa, partiler kapatılmalı.
İrticai faaliyetlerinden dolayı YAŞ kararıyla TSK'dan ihraç edilen subaylar, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, mahalli idarelerde çalıştırılmamalı.
Hizbullah ve benzeri terör örgütü mensuplarının eylemleri medyada sergilenmeli, din terörü imajı halkın kafasına yerleştirilmeli.
Milli Gençlik Vakfı ve benzeri illegal teşekküllere İçişleri Bakanı derhal el koymalı.
İmam Hatip Okullarının açılmasına müsaade edilmemeli.
Şevki Yılmaz, Hüseyin Ceylan, Fethullah Erbaş gibi milletvekilleri, Kayseri ve Sincan gibi Belediye Başkanları MİT tarafından dikkatle takip edilmeli, haklarında soruşturma açılma durumu ortaya çıkarsa, savcılık derhal harekete geçmeli.
MİT raporunda daha birçok tavsiye mevcuttu. Zaten bu rapor 28 Şubat toplantısının temelini teşkil ediyordu. Nitekim, MİT'in istediği gibi çok sayıda tedbir de alındı. Bugün çok yakınılan çıkar amaçlı suç örgütüne yönelik teknik takipler ve dinlemeler, o günlerin ürünüdür; 1999'da CMK'ya girmiştir.
O gün irtica tehlikesi var diye başı çekenler, bugün acaba hâlâ MİT kadrosunda mı? 28 Şubat'ta askerle, sadece sivil toplum örgütleri, medya ve yargı işbirliği yapmadı. MİT'in de çok günahı var.