Şemdin Sakık dün de Ergenekon'da ifade vermeye devam etti. Konuşmalarında, Ergenekon- PKK irtibatını ortaya koymaya çalışıyor. Zaten böyle kuşkular sürekli dile getirilmişti; dolayısıyla Sakık'ın söylediği yeni bir şey yok.
Sakık, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük'ün Öcalan'la sıra dışı ilişkisinden de söz etti. Perinçek'in avukatı, onun Apo ile görüşmesinin sebebini şu şekilde açıklıyor: "Perinçek, Atatürk gibi Kürtlerin Batı güdümlü ayrılıkçı örgütlerde değil, devrimci örgütlerde Türklerle birlikte olmasını hep savundu. Öcalan'la onu terörden vazgeçirmek için iki kere görüştü. Görüşmeler 1989 Ekim ve 1991 Nisan ayında gerçekleşti. Perinçek'in niyeti, Körfez Savaşı öncesi ABD'nin Kürt sorununa müdahale zeminini daraltmaktı."
Şemdin Sakık ise, mahkemede, Doğu Perinçek'in Abdullah Öcalan tarafından bizzat karşılandığını, ona askeri tören yapıldığını, Perinçek'in Öcalan'la görüşmesini kitap haline getirip, Aydınlık dergisinde de dizi halinde yayınlamak suretiyle, örgütün Türkiye'de taban bulmasını sağladığını, onun yayınladığı kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yer aldığını ileri sürdü.
Perinçek'in Bekaa kampına sadece gazeteci kimliğiyle gitmediği ortada. Avukatı da, Öcalan'ı ABD güdümünden kurtarmayı amaçladığını belirtiyor. Sakık tabii ki muteber bir kişi değil. Ama Perinçek ve Küçük hakkındaki iddiaları, bildiklerimizle örtüşüyor. Meselâ, Öcalan'ın 1995'te düzenlenen bombalı operasyondan Küçük'ün verdiği haberle kurtulduğunu belirtti Sakık. Küçük bu iddiayı hiçbir zaman reddetmedi. Operasyon haberini Mesut Yılmaz'dan aldığını söyledi: "Paristeydim. Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir kahvehanede suikast meselesinden söz ettim" dedi. Öcalan ise, operasyonu, Yalçın Küçük'ün telefonundan öğrendiğini daha önce açıklamıştı. Tansu Çiller'in Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür vasıtasıyla ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı kullanarak organize ettiği bir operasyon, bilginin Öcalan'a ulaşması yüzünden yarım kaldı.
Sakık'ın güvenilmez kişiliğinden yola çıkarak, bütün ifadeleri yalan kabul edilemez. Hâlâ Küçük, neden bu operasyonu haber verdi ve Apo'ya nasıl ulaşabildi anlamış değilim. Öte yandan, Yalçın Küçük 1993'te Abdullah Öcalan ile yaptığı söyleşiyi "Dirilişin Öyküsü" adıyla yayınlamıştı. Perinçek ya da Küçük'ün Öcalan'la görüşmesi ile diğer gazetecilerin temasları çok farklı. Perinçek ve Küçük'te değişik niyetler olduğu ortada. Ama bu niyetler Ergenekon'a bağlanabilir mi, yoksa farklı amaçlardan mı kaynaklanıyor, bu konuda kesin bir fikrim yok.