İktidar, Kürt meselesinde bir hayli mesafe aldı. AK Parti Kongresi'nde 2023 hedefleri arasında Kürtleri ilgilendiren önemli vaatler vardı: Anadilde savunma hakkı, anadilde kamu hizmetlerine erişim, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Komisyonu'nun kurulması, kamuda Kürtçe tercümanlık, kamuda etnik ayrımcılığa son verecek önlemlerin alınması gibi adımların atılması öngörülüyor. Bazıları, hemen gerçekleşecek gibi. Meselâ anadilde savunma. Tepkiler gecikmedi. Hayret! CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da buna karşı çıktı. Üstelik "Böyle bir hak zaten vardı" söylemini benimsedi. Ahmet Hakan'ın programında sarf ettiği sözleri duyunca şaşırdım kaldım. Bu ne biçim sosyal demokrasi! Nerede eşitlik arayışı; hak, hukuk! Şöyle konuşuyordu: "Bir insan Türkçe bilmiyorsa veya yeterince Türkçe anlamıyorsa ona tercüman tutulması, onun kendi dilinde anlatması kadar doğal bir şey olamaz. Cumhuriyet kurulduğundan beri de böyle olmuştur. Yeni bir şey değildir. Evrensel hukukun gereğidir."
Sanki Kılıçdaroğlu ayda yaşıyor. Sanki, KCK davalarının Kürtçe ifade yüzünden tıkandığını bilmiyor. Türk Ceza Kanunu'nun mevcut hükmü "yeteri kadar Türkçeyi anlamıyorsa ya da bilmiyorsa" diye kayıt düşmüş. Bütün BDP'liler su gibi Türkçe konuştuğu için, Kürtçe kendilerini ifade etmeleri yasaklanıyordu. Hâkim, mevcut yasaya dayanarak böyle bir uygulama yapmak zorundaydı. Yasa değiştiğinde, Türkçe bilse dahi sanık anadilinde ifade verebilecek ya da savunma yapacak. Bu hak, Türkçe bilip bilmemesinden bağımsız olarak, kişiye eşit vatandaşlık adına veriliyor. Kılıçdaroğlu ise "Yeterince Türkçe bilmiyorsa tabii kendisini anadilde ifade edecek" demek suretiyle, ya yapılan değişikliğin farkına varmıyor, ya varıyor "Resmi dil Türkçedir" hassasiyeti yüzünden onaylamıyor, ya da bu gelişmeyi önemsiz göstermeye çabalıyor. Her 3 şık da, CHP'nin bu konuda AK Parti'nin gerisinde kaldığını gösteriyor.