Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Medya önce özeleştiri yapsın

Tayyip Erdoğan, salı günkü grup toplantısında, medyaya uygulanan akreditasyon konusuna açıklık getirdi. Medyayı eleştirirken, bazılarının eski ittifaklarını da üstü kapalı bir şekilde hatırlattı:
"Bazı köşe yazarları 'bu Kongre'den hiçbir şey çıkmadı' diyor. Yaptığımız işleri en iyi takdir eden milletimizdir. Onlar bize otoriter derken, çoğunluğun azınlığa tahakkümü derken, kendileri azınlığın çoğunluğa tahakkümünü istiyor."
Bu konuyu biraz genişletelim; tafsilatlandıralım:
Nokta dergisi 7-14 Mart 2007 tarihli sayısında, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin 2006'da hazırlamış olduğu bir "Medya Andıcı" yayınlamıştı. O belgede, meselâ ben "asker karşıtı" olarak anılıyor ve TSK'nın basına açık faaliyetlerine davet edilmemem gerektiği belirtiliyordu. TSK yanlısı yazar isimleri ise şöyle sıralanıyordu: Ertuğrul Özkök, Özdemir İnce, Fatih Çekirge, Bekir Coşkun, Mehmet Yılmaz (Hürriyet); Fikret Bila, Melih Aşık, Semih İdiz, Doğan Heper, Güneri Civaoğlu, Nail Güreli, Yasemin Çongar, Güngör Uras (Milliyet); Fatih Altaylı, Erdal Şafak, Aslı Aydıntaşbaş, Muharrem Sarıkaya (Sabah); Serdar Turgut, İsmail Küçükkaya, Güler Kömürcü, Ali Saydam, Deniz Ülkü Arıboğan (Akşam); Rahmi Turan (Gözcü); Mehmet Ali Kışlalı (Radikal); İlhan Selçuk (Cumhuriyet).
Emin Çölaşan, Tuncay Özkan ve Cüneyt Arcayürek, akreditasyonları sürmekle birlikte, Hilmi Özkök'ü pasif davranmakla suçladıkları için "asker yanlısı" listede yer almıyordu. Genelkurmay, "Askerin siyasete müdahalesini eleştirenler" grubuna, Mehmet Ali Birand, Şakir Süter, Hadi Uluengin, Cüneyt Ülsever gibi isimleri koyarken, "TSK karşıtı" diye de bir kategori açmıştı. Benim haricimde, bu bölümde, Hasan Celal Güzel'in, Murat Belge'nin, Nuray Mert'in, Ufuk Güldemir'in isimlerine rastlamak mümkündü. Akreditasyonun sebebini, andıçta TSK şöyle izah ediyordu: "Güvenilir olarak değerlendirilmeyen basın yayın kuruluşlarına, akreditasyon verilmeyerek, bunların kamuoyunda itibar görmemesi sağlanmıştır."
Bir hususu daha hatırlatayım: Söz konusu andıç, zaten akredite olmayan Yeni Şafak, Zaman, Vakit, Özgür Gündem, Bugün, Kanal 7, Samanyolu vs. gibi basın yayın kuruluşlarıyla ilgili değildi. Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasından sonra, akreditasyon meselesi yeniden gözden geçirilmiş, sadece akredite kuruluşlarda çalışan gazeteciler değerlendirmeye tâbi tutulmuştu. O tarihte bu konuları sütunuma aldım ve "TSK yanlısı" diye değerlendirilen meslektaşlarıma bir rica ilettim: "Lütfen karalanan gazetecilere demokrasi adına sahip çıkın" diye yazdım. Ama onlar, "Başbakan da bazı gazetecileri uçağına almıyor; Başbakanlık'ta da bir liste hazırlandı" gibi karşılaştırmalarla elmayla armudu topladılar ve askerin akreditasyon uygulamasını hoş göstermeye çalıştılar.
Zaten bugün de, "askeri vesayet" deyince hemen ayaklarına basılmış gibi "Ama bugün de sivil vesayet var" demiyorlar mı? Ya da "sivil dikta"dan söz etmiyorlar mı? Gelin birlikte otoriterleşme eğilimlerini ve iktidarmedya ilişkilerini eleştirelim. Ama önce, "TSK yanlısı" ya da "faydalanılacak gazeteciler" diye andıçta yer alan isimler, bir özeleştiri yapsın. O günkü duruşlarını gözden kaçırmaya çalışarak, bugüne yüklenince, hiç samimi olmuyorlar. Basın hakları mücadelesini, demokrasi adına değil, Başbakan'a ve AK Parti'ye bindirme gayesiyle yürüttükleri intibaı doğuyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA