Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Askeri vesayet geleneği

Askerlerin çoğu suç işlediklerinin farkına varamadı. İktidarı ele geçirip, "O koltukta biz oturalım" hevesi içinde değildi çoğu. "Cumhuriyeti koruma ve kollamayı" vazifeleri olarak görüyorlardı. Tabii ki bu büyük bir hataydı; yasalara aykırıydı. Ama Türkiye'de böyle bir gelenek, 1960 darbesinden sonra yerleşmişti. Böyle gelmiş, böyle gider sanıldı.
28 Şubat sürecinde Refahyol hükümeti askerin gayretiyle devrilmişti. Kara propaganda, brifingler, milletvekillerini sindirme çabaları... Tereyağından kıl çeker gibi demokrasiye "ince ayar" yapılmıştı. 28 Şubat'ın mimarları cezalandırıldı mı? Aksine hepsi terfi etti.
Hangisi ceza aldı ki! Daha öncesinde, 27 Mayıs darbesini yapanlar mı? 12 Mart müdahalesini gerçekleştirenler mi? Ya da 12 Eylülcüler mi? Kimi Cumhurbaşkanı oldu; kimi temelli senatör; kimi önemli şirketlerin yönetim kurullarında ceplerini doldurdular.
Yapanın yanında kâr kaldığı için su-i misal emsal oldu. Yani kötü örnek, örnek alındı.
Balyoz davası ve kararları bu dönemin noktalanması açısından bir ilk. Bununla beraber, askerlerin böyle bir geleneğin içinden geldiğini hatırlarsak, bugün yaşadıkları şaşkınlığı ve isyanı daha iyi anlayabiliriz.
Onlara hak vermiyorum fakat, anlıyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA