Süleyman Demirel, 12 Eylül'le hesaplaştığını söyleyerek davaya müdahil olmadı. Bence haklı. 12 Eylül darbesi, Başbakanlığına son vermiş, ayrıca her türlü siyasi faaliyet yasak olmasına rağmen, Büyük Türkiye Partisi'ni örgütlemeye çalıştığı için, Zincirbozan'da mecburi ikamete tabi tutulmuştu.
Meydanlarda "tencereyi pisletenler" diye Kenan Evren bütün eski politikacıları hedef alıyordu. Ayrıca, Adalet Partisi kapatılmış, kendisi de 10 yıl süreyle siyasi yasağa çarptırılmıştı.
Bunlar uğradığı mağduriyetlerin bir bölümü.
Demirel yılmadı, Büyük Türkiye Partisi kapatıldıktan sonra, Zincirbozan'da Doğru Yol Partisi'ni (DYP) örgütledi. 1982'deki anayasa referandumundan sonra ancak Zincirbozan'dan çıkabildi.
Ama Doğru Yol Parti'sini Evren seçimlere sokmadı.
Sadece, MDP ve Halkçı Parti'ye onay verildi.
Özal'ın partisi de pek büyümeyecek diye düşünüldüğü için veto yemedi. Demirel, önce siyasi haklarının iadesi için mücadele etti; sonra da DYP'nin başına geçerek, Özal'ın bütün karalama kampanyalarına rağmen, partisini birinciliğe yükseltti; kendisi de Başbakan oldu.
Demirel'in meydan meydan, sokak sokak önce Evren'e, sonra Özal'a karşı yürüttüğü mücadeleyi unutmak mümkün değil.
Üstelik Özal, kendi oğlu Ahmet Özal'a ve Uzan'lara ait tek özel televizyon Star'da, eski politikacılar aleyhine her gün yayın yaptırtıyordu.
Şimdi gidip mahkemeye müdahil olmak kolay.
Ama o tarihte Demirel zoru başardı ve herkesle sandıkta hesaplaştı.