Ahmet, daima iyimser olan bir insandı. Başına, büyük bir felâket bile gelse, olumlu düşünür, böylece güçlükleri yenmeyi başarırdı. Bunun sırrını kendisinden öğrenmek istedim; bana anlattı: "Sabah kalktığımda kendi kendime derim ki: İki seçimin var. Havan ya iyi olacak, ya kötü. Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey başıma geldiğinde, gene iki seçimim var diye düşünürüm. Ya kendimi koyuvereceğim, ya ders alacağım. Ders almayı tercih ederim."
Şaşırdım, "Bu kadar kolay mı?" diye sordum. Sözleri beni çok etkiledi. Hayatımda onun ilkelerini uygulamaya gayret ettim. Yıllar sonra, Ahmet'in başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için evine gelen hırsızlar onu delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Ben onu bu olaydan 6 ay sonra gördüm, "Nasılsın?" diye sorduğumda, "Bomba gibi" cevabını verdi.
- Olay sırasında neler hissettin Ahmet?
- Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim, ya da ölümü. Yaşamayı seçtim.
- Korkmadın mı?
- Ambulansla gelenler harika insanlardı. Bana hep "İyileşeceksin merak etme" dediler. Ama hastaneye vardığımızda, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce, ilk defa korktum. Bana ölmüş gözüyle bakıyorlardı. O anda kendimi toparladım. Bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soran hemşireye, "Var" dedim. "Kurşunlara alerjim var." Doktorlar, hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım: Ben yaşamayı seçtim... Beni canlı gibi ameliyat edin; otopsi yapar gibi değil.
Ahmet yaşamayı seçtiği için, hayatta kalmayı başarmıştı. Siz de her zaman, yaşamayı seçin ve en ağır sorunlarla karşılaştığınızda dahi "Bomba gibiyim" demeyi ihmal etmeyin.