"Fazla araştırmadan, soruşturmadan insanlar lekeleniyor" dedim. Bundan bir süre önce, İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nden, Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz'a, arama kararının sızdırıldığından yola çıkarak, CHP kaynaklı bir bilgi gazetelerde yer almıştı. 2007-2010 arasında Beşir Atalay'ın Özel Kalem Müdürlüğü'nü yapan Süleyman Tapsız suçlanmış, "Köstebek" olarak nitelendirilmişti. Şimdi Burdur Valiliği görevinde bulunan Tapsız, Deniz Feneri davasıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını açıklamıştı. Gerçekten de, telefonu eden Özel Kalem Müdürü Tapsız değildi. 14 Ekim akşamı, geç vakit, Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz'ı arayan bakanın korumasıydı.
Daha öncelere gidelim... Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de, "Alman Büyükelçi Eckart Cuntz'a, Deniz Feneri tutuklularının serbest bırakılması gerektiğini söyledi" diye suçlanmamış mıydı? Sonra, olayın çok farklı olduğu ortaya çıktı: Büyükelçi, Şahin'e, hakkında tecavüz iddiası bulunan Marco Weiss'in haksız tutuklandığına dair Almanya'da haberler çıktığını hatırlatarak, bilgi istemiş, Şahin de, yargı organlarının bağımsız ve tarafsız olduğunu, kendisinin onlara talimat veremeyeceğini ifade etmiş ve şöyle demişti: "Almanya'da da Deniz Feneri'nden dolayı tutuklu Türkler var. Siz nasıl müdahale edemezseniz, ben de Antalya'daki bu davaya karışamam."