Meydanlar sertleşti... Bazen eleştiriyoruz ama, Tayyip Erdoğan'ın CHP liderine, "Sen yürüyen değil, uçan yalansın" demesi boşuna değil. Birçok örnek vererek, Kemal Kılıçdaroğlu'nun iftira etme yöntemini daha önceden de eleştirdim. Sorular sorup, muhatabına sataşıyor; siz onu cevaplandırdıkça farklı bir iddia ortaya atıyor. Taa ki, kamuoyunda çamurun izi kalana kadar. Aynı olayı, Ürdün Kralı'na davetiye meselesinde yaşadık. Önce meydanlarda, Tayyip Erdoğan'a sordu: "Sen özel uçakla kızının davetiyesini Ürdün Kralı'na gönderdin mi?"
Sonradan anlaşıldı ki, Erdoğan, Ürdün'e, Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın da katıldığı ve bölge sorunlarının görüşüldüğü bir Çalışma Toplantısı için gitmiş. Ürdün Kralı'na davetiyeyi elden vermiş. Kılıçdaroğlu'nun iddialarının bir kısmı doğru. Gerçekten davetiye Başbakan'ın uçağında gitmiş. Ama, Başbakan da o uçaktaymış ve Ürdün'deki bir toplantıya katılacakmış. O kısmını Kılıçdaroğlu saklıyor. Ortaya çıkınca da, özür dilemek gibi bir meselesi yok. "Gezi resmi değilse, devletin resmi uçağını niye kullandın?" diye soruyor bu defa da. Oysa, bu uçak, Başbakan'a tahsis edilmiş bir vasıta; zırhlı arabası gibi. Zaten, Ürdün seyahati, bir tatil gezisi de değil. Eğer davetiye için devlet uçağı kullanılmışsa, niçin diğer devlet başkanlarına aynı yöntemle davetiye ulaştırılmamış? Ürdün Kralı'nın bir ayrıcalığı mı var?
Acaba Kılıçdaroğlu, mitomani hastalığına mı tutuldu? (Ekşi Sözlük'e göre, gerekli gereksiz, her yerde, her konuda yalanlar, masallar uydurup, bunlara kendisinin de inanması hastalığı)